Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

İş Dünyası

EKONOMİ

Tekstilin Tarihi Gelişimi
Antik dönemde Menderes rotası daha çok ticaret yolu olarak önemlidir. Bu yol iç kısımlardan Efes limanına ticaret hacmini taşır. Daha sonraki Bizans döneminde burası, güneyin yüksek kısımları için, haberleşme yolu olarak kullanılmıştır. Efes’ten çıkan yol Menderes nehri üzerinden Hierapolise gelir. Buradan da dar geçitler ile dağlık Frigya’ ya devam eder. Güneye doğru dönen yol (Çal ilçesi yönünden) Lycos vadisine ulaşır. Bu yol Hristiyanlık döneminde de Efes’ten doğuya seyahat edenler için yaygın olarak kullanılmıştır. Hierapolis düzlüğü, dağlık Frigya’ dan gelen yolların geçiş noktasıdır. Bu plato dağlık Frigya kentleri (Thiounta-Gözler, Motello, Medele, Dionysopolis-Bahandınlar vb.) ile Lycos ovası kentleri arasındaki bağlantıyı sağlar. Ayrıca bu yol antik dönemde, büyük askeri birliklerin de geçiş noktası olmuştur. Colossae’ den (Honaz) çıkan Xerxes’ in Pers orduları, Hierapolis (Pamukkale) üzerinden Sardes’ e (Salihli) ulaşmıştır. Büyük İskender Granikos savaşından sonra bu yolu kullanmıştır.

Lycos Vadisinde Hierapolis, M.S. 2.-3. yy larda gelişme yönünden altın çağını yaşamıştır. Kentte dokunun kumaşlar İtalya’ ya kadar ihrac edilmiş olup, aynı zamanda Batı Anadolu kentleri ile (Efes, Bergama, Smyrna, Sardes, Aphrodisias vb.) sıkı bir ticari ilişki sağlanarak birlik sikkeleri basılmıştır. Tekstil ürünlerinin üretilmesi ve boyanması, halı kilim dokuma yönünden Hierapolis, antik dönemin bir fabrika kenti görünümündedir. Bu üretim, diğer Lycos Vadisi kentleri olan, Laodikeia ve Colossae ile beraber yapılmıştır.

Antik dünyanın tekstil devi Laodikeia’ da, Hristiyanlığın yayılması çok zor olmuştur. Bunun nedeni de kentin ticaret ve tekstil ile ulaştığı zenginliktir. Zengin ve refah düzeyi yüksek olan halk, ilk başta yeni dine fazlaca bir ilgi göstermemiştir. Özellikle Polemos Sülalesinin zenginliği tüm antik dünyada diller destan olmuştur. Zengin ve gurulu bir adam olan Polemos hep gümüş dizginli arabasında gezerdi. Polemos kentte kral ve tanrılarla eşit düzeyde tutulurdu. Polemos’ un Smyrna (İzmir) de büyük ve görkemli bir evi vardı. Roma İmparatoru Antoninus Pius, henüz Anadolu Valisi iken, Smyrna (İzmir)’ e gelişinde Polemos’ un o sıralar boş olan evine yerleşmişti. Bir gece Smyrna (İzmir)’ e gelen Polemos evinin tutulduğunu görünce çok kızmış ve Valiye hemen evini terk etmesini, kendisine kalacak başka bir yer bulmasını söylemiştir. Antoninus Pius (M.S. 138-161) İmparator olduktan sonra Polemos’ u Roma’ya davet etmiştir.

İmparator geçmiş olayı Polemos’ a hatırlatırcasına yanındakilere “Sarayımda Polemos’un kapı dışarı edilmeyeceği bir yer bulun.” demiştir. Bu olay İmparator Adrianus (M.S. 117-138) ‘un anılarında yer almaktadır. Olasılıkla Laodikeia’ da Polemos’ un tümülüs yığma mezarı, kuzeye giden Suriye kapısının yanında bulunmaktadır. Söylentiye göre ölmekte olan Polemos yaptırdığı anıt mezarın içine girerek “çabuk çabuk örtün üstümü, güneş sessizliğe büründüğümü görmesin” demiştir. Görüldüğü gibi Laodikeia ticarette ulaştığı mevki ile antik dünyada büyük bir ün sağlamıştır. Bu zenginliğin en büyük kaynağı Laodikeia’ da yetiştirilen kuzguni renkli bir tür koyun ve bunların yününden sağlanan dokuma ürünleridir. Antik coğrafyacı Strabon (XII/ VII-16) Laodikeia’ da kuzguni siyah renkli, yünü çok yumuşak bir cins koyun yetiştiriciliğini, bu koyunların yünlerinin Miletos (Balat)’ta yetiştirilen koyunlarınkinden dahi üstün olduğunu, bu sayede  Laodikeia’lıların  büyük gelirler elde ettiklerini yazmaktadırlar. Antik yazar Vitrivius (VIII/III-14) koyunların yünlerinin yumuşak oluşunu içtikleri bölgenin çürük kokulu suyuna bağlamıştır.

Laodikeia, Colossae ve Hierapolis fabrikasyon tekstil üretiminde  antik dünyada çok önemli bir üne sahip olmuşlardır.Bu dönemde Lycos (Çürüksü) vadisi kentleri, aralarında bir birlik kurarak, ürettikleri tekstil ürünlerini Efes (Selçuk) limanına götürmüşler, buradan da gemilerle Samos (Sisam Adası) Atina ve İtalya’ya ihraç etmişlerdir. Laodikeia’da dokunan ve Trimitia adıyla bilinen tunikler o denli ünlüydü ki, bu nedenle kent bir dönem “Trimitaria” olarak anılmıştır. Antik dönemin en güzel tekstil ürünleri Lycos (Çürüksu) vadisinde dokunmuştur.Dokuma ürünleri Miletos’u (Balat) bile geride bırakmıştır. M.Ö.4.yüzyılda burada dokunan tekstil ürünleri Sardes’de (Salihli) toplanmış ve oradan dağıtılmıştır.Antik dönemde Kayra ve Lidya şehirleri tekstil endüstrisinde Laodikeia, Colossae ve Hierapolis’e rakiptir. Lycos vadisinde yünün yıkanması, boyanması önemli bir sektör haline gelmiştir.Denizli’nin bugün tekstil devi olmasının nedeni, bölge insanının antik dönemdeki gibi girişimci olması ve tekstilin bölgede 2300 yıllık köklü bir geçmişe sahip olmasıyla açıklanmalıdır.

Antik coğrafya içinde İonya, Lidya ve Frigya’daki endüstrilerin en önemlileri fabrikasyon tekstil üretimidir. Bir liman şehri olan İonya’da Miletos’un tümü, Hermos (Gediz) ve Menderes havzasında uzanan şehirler, Lidya’da dikkate değer şekilde Sardes (Salihli), Thyateria (Alaşehir), Frigya’da Colossae, Hierapolis ve Laodikeia ekonomik yönden Ege liman şehirlerine bağlıdırlar.

Klasik dönemde Miletos’da yetişen koyunların yünleri, kalitesi ve yumuşaklığı ile antik dünyada önemli ve ayrıcalıklı bir üne kavuşmuştur. M.Ö.4.-3.yy’da Miletos yünlerinden yapılmış dokuma ürünleri, bir ayrıcalık ve kalite sembolüydü. M.Ö. erken 4.yy’da Erythrae (Ildırı)’de bir yasa ile standart dışı ikinci kalite yünün satışı yasaklanmıştır. Bu yüzyılın sonunda Miletos’tan alınan yünler, Theos’da (Sığacık) fabrikasyon olarak pelerin ve palto kumaşı yapımında kullanılmıştır. Lidya şehirlerinde Sardes ve Thyateria (Alaşehir)  tekstil üretiminde büyük bir üne kavuşmuştur.Burada dokunan resimli duvar örtüleri ve elbiseler Romalılar tarafından Attalic olarak biliniyordu.Bu isim bazı antik kaynaklara göre, Bergama krallık sarayı için üretilip kullanılan fabrikasyon ürünlere verilen bir marka adıdır.

İonya ve Lidya şehirleri tekstil endüstrisinde Lycos vadisi kentleri Hierapolis, Laodikeia ve Colossae ile rekabet halindedirler. Laodikeia’ da üretilen parlak siyah renkli yünler, özellikle yumuşaklığıyla Miletos’ta üretilenlerden daha ünlüdür ve şehrin zenginlik kaynağı da büyük ölçüde buna bağlıdır. Özellikle Laodikeia antik dönemde konfeksiyon sanayiinde büyük ün kazanmıştır. Burada üretilen kumaşlar, kişinin zevki ve yılın modasına göre konfeksiyon olarak dikilip, tüketicinin beğenisine sunuluyordu. Bu açıdan antik dünyanın en önemli konfeksiyon merkezlerinden biri de Laodikeia’ dır.

Hierapolis’ te ise, yalnızca yün işçileri değil, halı dokumacıları ve erguvanimor boyacılar da esnaf birliği oluşturmuşlardır. Şehirdeki termal su, ağır kireçli oluşu nedeniyle, erguvanimor yün boyamacılığında çok kullanılıyordu. Kırmızı köklerden elde edilen bu boyalarla renklendirilen yünler Erguvani rengiyle her yerde tanınıyordu.

Frigya bölgesinin refah düzeyinin yüksek olmasında en büyük etken, güneybatı kıyıdaki Lycos vadisi kentlerinde, tekstil endüstrisinin aşırı bir şekilde gelişmesinde ve topraktan elde edilen gelirlerde aranmalıdır. Gerçekten bölgede antik dönemde, önemli bir ticaret hacmi aktif bir noktadaydı. Bu zenginliğin kaynağını, Thiounta (Gözler) ‘dan çıkartılan renkli mermerler, Hierapolis’in bakır işçiliği Dionysopolis (Çal-Ortaköy) etrafında yetiştirilen bağlardan elde edilen tatlı şaraplar da etkilemiştir.

Yukarıda da değindiğimiz gibi, denizli ve çevresinde antik dönemde, zenginliğin ana kaynağı tekstil ve buna bağlı olarak gelişen ticarettir. Bugün Denizli ili tekstil alanında dünya çapında ulaştığı başarıyı, bin yıllarca süren köklü geçmişine borçludur. Çünkü bu vadi insanı, tekstil ticaretinde, Helenistik dönemden (M.Ö.3. yy’dan) itibaren, antik dünyada altın çağını yaşamıştır.

Bir gelenek olarak gelinlik kızların üç etekleri, entarileri bu yörede büyük bir özenle el işi göz nuru sanat eseri olarak işlenmiştir. Burada üretilen ürünler herkes tarafından beğenilirdi. Osmanlı döneminde padişah ve saray mensupları için burada özel olarak üretimler yapılırdı. Gelinler ve damatlar bu kıyafetleri giyerlerdi. Antik dönemde tekstilin ana kaynağı yün, keten ve ipektir. Buldan, Tavas, Acıpayam, Babadağ eteklerinde ve Laodikeia’ da yetişen koyunların yünlerinin yumuşaklığı tüm antik dünyada ün salmıştır. Bölgede yünün boyanması, dokunması ve konfeksiyon haline getirilmesi bir sektör haline gelmiş ve fabrikasyon seri üretimler yapılmıştır. Babadağ eteklerinde yer alan Trapezopolis  (Bekirler köyü) , Attouda (Hisarköy) antik kentleri, Lycos vadisindeki diğer antik kentleri olan Tripolis (Yenicekent) , Laodikeia (Goncalı-Eskihisar Köyleri) , Colossae (Honaz) ve Hierapolis (Pamukkale) ile aralarında birlik kurarak ürettikleri tekstil ürünlerini direkt olarak Efes limanına götürmüşler ve buradan tüm antik dünyaya aracısız olarak ihraç etmişlerdir. Bu yönden dünyanın ilk borsası Lidya bölgesinde (Sardes’te) ve Frigya bölgesinde (Laodikeia’ da) aktif olarak faaliyet göstermiştir. Antik dönemde, seri konfeksiyon giyim üretimi ilk defa Lycos bölgesinde yaygınlaşmıştır. Bölgede dönemin moda zevklerini yansıtan konfeksiyon üretimler o kadar yaygın hale gelmiş ki, Roma döneminde özellikle M.S.2.-3.yy’larda Roma sarayını dahi, bu bölge insanları giydirmiştir. Bu dönemde Lycos vadisi üretimi kumaşları almak ve giymek bir ayrıcalık prestij sembolü olmuştur. Lycos vadisi kentlerinde dokunan halı, kilim ve kumaşlarla ölen kimsenin mezarları dahi süslenmiştir. Bölgede oluşturulan dokuma birliği, dönemin borsasıdır. Bu borsa kararlarına göre, ikinci kalite yünden kumaş, ikinci kalite kumaştan ise konfeksiyon elbise yapılması kesinlikle yasaklanmıştır. Bu tür hileli üretim yapanlar, borsa üyeliğine alınmamıştır. Bu kaliteli üretim sayesinde vadi kentleri büyük bir zenginlik ve refah seviyesine ulaşmışlardır. Öyleki M.S.60 yılında olan büyük depremde tüm vadi kentleri tamamen yıkılmasına rağmen, ulaştıkları zenginlik sayesinde büyük ölçüde kendi kendilerini tekrardan imar edebilmişlerdir.

Bölge Bizans döneminde de dinsel yönden ön plana çıkmıştır. Özellikle Osmanlı döneminde bölge, antik dönemde olduğu gibi tekstil üretiminde kendini duyurmaya devam etmiştir. Bu dönemde Babadağ, Buldan ve Kızılcabölük dokumalarının ünü her yerde duyulmuştur. Osmanlı sarayı dahi, Buldan dokumalarını tercih etmiş, Genç Osman’ın gömleği burada dokunmuştur.

Babadağ (Salbacos) Dağı’nın eteklerinde yer alan Buldan ve Babadağ ilçeleriyle Kızılcabölük Kasabası, antik dönemde olduğu gibi, bu günde geçimleri tamamen tekstile dayanmaktadır. Bu yerleşmelerde, tekstil hayat demektir ve de günlük değişmeyen bir yaşam biçimidir. Sabahın erken saatlerinden itibaren ritimli bir şekilde başlayan tezgah sesleri, yanık bir türkü, içli bir şarkı, daha da ötesinde sanki senfoni orkestrasıdır. Çocuk bu sesi daha annesinin karnındayken duymaya başlar ve bu ses onun için bir yaşam felsefesi olur ve tüm hayatı boyunca devam eder. Bu üretim kaynağını tarihin derinliklerine dayanan, köklü geçmişinden almaktadır. 1895 yılında Lycos ovasından geçen araştırmacı F. Sarre, Babadağ’ ın büyüleyici manzarasını Pitoresk yağlı boya bir tablo olarak nitelendirmiştir. Gerçekten de Babadağ yaylaları, vadileri, suları ve yeşilin her tonunun bulunduğu tabiat örtüsüyle günümüzde insanı rahatlatan ve huzur veren bir havaya sahiptir. Bu yönüyle bölge dağcılık ve yayla turizmine çok elverişlidir. Sarre notlarında o zaman 8 bin nüfuslu Buldan dokumalarının her yerde çok beğenildiğini, geçimin dokumacılık olduğunu, bezlerin yünden yapıldığını, içlerine ipek gerildiğini, bunların üzerine sarı ipek iplikle bantlar geçirildiğinden söz etmiştir. Elbette ki Sarre o zaman Babadağ yamacındaki eski ismiyle Kadıköy’e (Babadağ) uğramamıştır. Eğer uğrasaydı, Buldan’daki gibi tekstil ürünlerini, her evde yer alan el dokuma tezgahlarını görecekti. 1883-1886 yıllarında Vadi kentlerinde detaylı araştırmalar yapan Ramsay, antik dönemde Laodikeia’nın bir tekstil merkezi olmasına rağmen, bunun yerini Kadıköy (Babadağ) ve Buldan’ın aldığını belirtmektedir. Ramsay, Kadıköy (Babadağ) de her evde tezgahlarda dokuma yapıldığından söz etmiştir. Ramsay’ın 115 yıl önce yaptığı tespitler gerçekten doğrudur. Bugün denizli’ de en başta Babadağ olmak üzere, tekstil merkezi Buldan ve Kızılcabölük’ tür. Ancak bu tekstilcilerin çoğu, günümüzde belli bir merkeze toplanarak organize sanayi bölgeleri kurmuşlar ve ürünlerini buradaki dev fabrikalarda üreterek, antik dönemde olduğu gibi, şimdide tüm dünyaya ihraç etmektedirler.                                              

Denizli Sanayinin ve Uluslararası Ticaretin Önderi
Tekstil sanayii, yüksek istihdam hacmi ve zamanda yarattığı katma değer büyüklüğü     bakımından Denizli’nin önde gelen sanayii sektörü durumundadır. 1950’li yıllarda, Denizli yöresinde ev ve atölye tipi küçük sanayii şeklinde hambez üretimi yapılmakta idi. Ancak özel girişimcilik ve modern sanayi tesislerin kurulması bağlamında, Denizli’de ortaya çıkan ilk tekstil tesisleri çırçır fabrikalarıdır. Daha sonra Denizli’de büyük tesisler olarak iplik fabrikalarının kurulması Denizli ve çevresinde çok yaygın olan, ev ve atölye tipindeki ham bez dokuyan küçük sanayiinin iplik ihtiyacını karşılaması yönünden oluşmuştur.

Teknolojik bakımdan zamanla gelişme gösteren dokuma sanayii sektöründe iptidai dokuma tezgahlarının yerine modern tezgahların almasıyla beraber, ev ve atölye tipi üretimden fabrika türü üretime geçilmiş, böylece dokuma sanayiinde tesis sayısı hızla artmıştır.

Günümüzde, özellikle son yıllarda konfeksiyon ihracatının devletçe teşvik edilmesiyle birlikte, Denizli dokuma sanayii konfeksiyon üretimine de yönelmiş, bir taraftan yalnızca konfeksiyon üretimi yeni fabrikalar kurulurken bunların peşisıra iplik ve dokuma fabrikaları da yenileme yatırımlarına hız vermişlerdir.

Denizli Ekonomisindeki Gelişmeler
Denizli ekonomik bakımdan tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin her üçünün de dinamik bir görünüm sergilediği önemli merkezlerden biridir. İlde elde edilen Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın % 60’ı ticaret ve hizmetler, % 18’i tarım, % 22’si sanayi sektöründen sağlanmaktadır. Son yıllarda ihracata dayalı sanayi sektörü ile öne çıkmıştır. Fakat ihracata dayalı ekonomik yapısı ve Türkiye’de uygulamaya konulan 5048 sayılı Yatırımların ve İsihdamın Teşviki kanununun getirdiği olumsuzlukların etkisinde kalmıştır (Anonim 2007).

Sanayi Sektöründeki Gelişmeler
Kendi imkanlarıyla gelişmesi ile Türkiye’de model olarak gösterilen Denizli, ekonomik faaliyetler bakımından iller arasında ilk 13, sanayi bakımından ise ilk 9 il arasında yer almaktadır. Denizli sanayi, küçük orta, ve büyük ölçekli işletmelerden oluşmaktadır. Ekonomik faaliyetler sonucu Denizli’de yaratılan katma değerin % 31’i sanayi sektöründen kaynaklanmaktadır (Anonim 2007).

Denizli sanayi incelendiğinde firmaların % 45’i dokuma, hazır giyim, deri gibi emek yoğun mallar üreten aynı zamanda iç ve dış piyasalarda ağır rekabet içinde olan firmalardır. Firmaların % 21.4’ü metal sanayinde; % 11 kadarı metal eşya sanayinde ve % 22.6’sı ise diğer sektörlerde üretim yapmaktadır. Üretim yapan firmaların 343’ü 10-25, 244’ü 25-50, 114’ü 50-100 ve 179 adedi 100’den fazla işçi istihdam eden kuruluşlardan oluşmaktadır (Anonim 2007).

2006 yılında düşük döviz kurları ve uluslar arası piyasalarda ortaya çıkan aşırı rekabete karşın Denizli’deki sanayi kuruluşları ihracatlarını artırmayı başarmışlardır. İstanbul Sanayi Odası tarafından 2006 yılında yapılan “2005 yılı Türkiye’nin 1000 büyük firması” sıralamasında ilk 500 firma arasında 10, ikinci 500 firma arasında da 19 Denizlili firma girmiştir (Anonim 2007).

Denizli İli İhracat ve İthalatı: İç ve dış ekonomik koşulların ihracat için çok olumsuz geliştiği 2006 yılında da ihracat artışı devam etmiştir. 2006 yılında Denizli firmaları ihracatlarını % 15 oranında artırmışlardır. 2002 yılında 36.0 milyar dolar olan Türkiye ihracatı 2006 yılında  85 milyar dolara çıkarken Denizli’deki firmaların ihracatı 2002 yılında 680.533.000 dolar iken, 2006 yılında 1.634.753.000 dolara ulaşmıştır (Anonim 2007).

İhracatın % 66’sı Tekstil- Konfeksiyon, % 20’si mermer-traverten, % 7’si kablo- metal, % 7’si de gıda ve diğer maddelerden oluşmaktadır. 2006 yılında Denizli’ye yapılan ithalat yaklaşık % 37 oranında artarak 992.058.000 dolara ulaşmıştır.

İlimizden yapılan ihracatın % 58’i Avrupa Birliği ülkelerine, % 18’i ABD’ye, % 24’ü ise diğer ülkelere yapılmaktadır (Anonim 2007).

2006 yılında ihratçı ve ithalatçı firma sayılarında da artış kaydedilmiştir. Tablolardan da anlaşılacağı gibi ithal edilen mal miktarındaki artış ihracata göre yüksektir. İthal edilen malların nemli bir bölümünün ihracatçı firmaların daha önceden yerel firmalardan temin ettikleri ara mallar olması bazı firmalar açısından sıkıntı yaratmıştır. Özellikle iplik ve ham bez üreticileri bakımından bu sıkıntılar daha büyük olmuştur (Anonim 2007).

Denizli’deki Organize Sanayi Bölgeleri ve Serbest Bölge: Organize Sanayi Bölgelerinin isimleri ve ilçeler itibariyle bulundukları yerler şöyledir:

-          Denizli Organize Sanayi Bölgesi (Honaz)
-          Deri Organize Sanayi Bölgesi (Honaz)
-          Mermer Organize Sanayi Bölgesi (Honaz)
-          Özdemir Sabancı Sanayi Bölgesi (Çardak)
-          Yumrutaş Organize Sanayi Bölgesi (Acıpayam)
-          Denizler Organize Sanayi Bölgesi (Çal)
-          Tavas Organize Sanayi Bölgesi (Tavas)
-          Serbest Bölge (Çardak)

İlimizde kurulmuş yada kuruluş aşamasında olan 7 adet Organize Sanayi Bölgesi bulunmaktadır. Bunlardan Denizli Organize Sanayi Bölgesi tamamen dolmuş, her türlü altyapı ve donanıma sahip olup kent merkezi ile bağlantısı tamdır (Anonim 2007).

63 hektarlık bir alana sahip olan ve 78 firmanın faaliyet göstereceği Deri Organize Sanayi Bölgesi henüz faaliyette olmayıp yapım aşamasındadır. Altyapı tamamlama çalışmaları devam etmektedir. Su, yağmur boruları ve kanalizasyon altyapısı ile ham yollar tamamlanmıştır. Yol üst yapısı ve su depoları, elektrik ve arıtma sistemi proje çalışmaları tamamlanmış, inşaat aşamasındadır. Talepleri üzerine 15 firmaya arsa tahsis edilmiştir (Anonim 2007).

Mermer Organize Sanayi Bölgesi, İlimiz Kaklık Kasabasında 170 ha alanda, 50 firma kapasiteli olarak planlanan bölgenin ÇED Raporu, jeolojik etüdleri, halihazır haritaları tamamlanmış, Bakanlar Kurulundan Kamu Yararı kararı çıkartılmış olup, kamulaştırma aşamasındadır. Kuruluş için müteşebbis heyet oluşturulmuştur. Bölgede halen 10 firma faaliyetlerini sürdürmekte, 3 firma da kuruluş aşamasında bulunmaktadır. Ayrıca Sanayi Bölgesi’nde 39 firmanın yer talebi mevcuttur (Anonim 2007).

İlimizdeki organize sanayi bölgelerinin toplam 12.175.913 m2 alanı bulunmaktadır. Bu alanların 5.569.841 m2’si halen boş bulunmaktadır ve toplam 160 firma faaliyet göstermektedir.

540 dönümlük, 85 parselden oluşan Serbest Bölge’de ise Tekstil, demir-çelik, mermer-traverten alanlarında 41 ruhsatlı firma bulunmaktadır. Bunların 29’u ticari, 12’si de üretim ruhsatlıdır. Aralarında 3 de yabancı sermayeli Türk ortaklı firma yer almaktadır (Anonim 2007).

Tarım Sektöründeki Gelişmeler: İklim ve coğrafya yapısının getirdiği çok çeşitlilik ilimizdeki tarımsal ürün deseninde zenginlik sağlamaktadır. İlimiz arazilerinin % 32’si tarım arazisi, % 21’i yerleşim ve tarım dışı, % 44’ü ise orman ve fundalık arazidir. Tarıma açık arazilerin % 40’ı sulanabilmektedir.


 Denizli’de tahıl, pamuk, şeker pancarı, tütün, mısır, baklagiller gibi her türlü tarla ürünleri ile sebze ve meyve üretimi yapılmaktadır. 2006 yılında 303.250 ha alanda sebze ekimi yapılmış ve 342.591 ton sebze üretilmiştir. 5.648.773 adet meyve ağacından 527.125 ton meyve üretimi yapılmıştır. 2006 yılı itibariyle Denizli’de 2.571.220 baş hayvan varlığı mevcuttur. 2005 yılına göre toplamda bir azalma göze çarpmaktadır. Büyükbaş (sığır) dışındaki hayvan varlığında azalma mevcuttur. Bu konudaki ayrıntılı bilgiler tarım faaliyetleri içinde ayrıca gösterilmiştir (Anonim 2007).

Hizmet Sektöründeki Gelişmeler: Denizli hizmet sektöründe bölgenin merkezi durumdadır.  İldeki bankacılık ve sigortacılık sektörü hızlı bir gelişim içindedir. 2006 yılı sonunda banka şubesi sayısı 82’dir (Anonim 2007).

İldeki 16 hastanenin 12’si devlet, 4’ü ise özel sektöre aittir. 8 adet özel poliklinik, 3 dal merkezi, 3 adet tıp merkezi, 30 adet özel laboratuar ve klinik, 10 adet diyaliz merkezi ile sağlık sektörü hızlı gelişim içindedir. (Anonim 2007).