www.laodikeia.pau.edu.tr
LAODİKEİA ANTİK KENTİ
Antik Kentimizdeki kazı ve restorasyon çalışmaları Pamukkale Üniversitesinden Prof Dr Celal ŞİMŞEK tarafından yapılmaktadır
Kentin Coğrafi Konumu
Laodikeia, Denizli İli’nin, 6 km. kuzeyinde Eskihisar, Goncalı, Bozburun Mahalleleri (eski köyler) sınırları içerisinde yer almaktadır.
Antik coğrafyada Frigya, Lidya, Karya bölgelerinin ortak sınırlarını oluşturan Lykos (Çürüksu) Vadisinin ortasında yer alır, Vadi’nin güneyinde Babadağ (Salbakos), kuzeyinde Çökelez, doğusunda Honaz (Kadmos) ve batısında Buldan Dağları yer alır.
KENTİN TARİHÇESİ
M.Ö. III. Yüzyıl Öncesi
Yerleşim alanında özellikle de kentin batı ve güneybatısında yapılan araştırmalarda, Geç Kalkolitik (M.Ö. 3500) ve İlk Tunç Çağı I (M.Ö. 3000)’e tarihlendirilen seramik ve çakmaktaşı buluntular ele geçirilmiştir. Bunlar, kentin erken yerleşiminin daha çok su kaynağı olan Asopos (Gümüşçay-Goncalı Deresi) etrafında oluştuğunu göstermektedir. Batı Nekropolü alanında ele geçirilen kaplar ise İlk Kalkolitik Dönem’e (M.Ö. 5500) ait olup Lykos Vadisi’nde bugüne kadar tespit edilen en erken buluntulardır.
Antik kentin güneybatısında ve batısında Asopos (Gümüşçay-Goncalı Deresi), güneydoğusunda Kapros (Başlıçay), kuzeydoğusunda ise Lykos (Çürüksu) Nehri yer almaktadır.
M.Ö. III. Yüzyıl
Kent, Seleukoslar Kralı II. Antiokhos Teos tarafından eşi kraliçe Laodike adına, M.Ö. 3. yy’ın ortalarında (M.Ö. 261-253) kurulmuştur. Laodikeia’nın önemli antik yol güzergâhlarının kavşak noktasında olması, topografik yapıya bağlı Seleukos politikasına uygun yer seçimi, askeri, idari ve ekonomik konumu sebebiyle bölgenin ana merkezi durumundadır.
Laodikeia tarih sahnesine ilk defa, M.Ö. 220’deki Akhaios isyanıyla çıkmıştır. Akhaios, Laodikeia’da kendisini kral ilan etmiş ve adına sikke bastırmıştır.
Antik kentte ele geçirilen ve M.Ö. 3. yy’a tarihlendirilen mezar yazıtlarında bile bir çarşı, bir strategeion, bir gymnasium, bir tiyatro gibi yapılardan söz edilmesi, erken dönemde bile kentin önemine işaret etmektedir. Kentte, Grek Panteon’una ait inançların yanında, Doğu kültür ve inançlarıyla karışmış Zeus Aseis ve İsis kültleri de görülmektedir. Kentin kurucu baş tanrısı ise Zeus Laodikeus’tur.
M.Ö. 190
Magnesia Savaşı: Seleukoslar ile Bergama desteğinde Romalılar arasında yapılan Magnesia Savaşı’na kadar kent, Seleukos yönetiminde kalmıştır.
M.Ö. 188
Apameia Barışı; Magnesia Savaşı’nın ardından büyük bir zafer kazanan Bergama Krallığı, bu barışla bölge yönetimini ele geçirmiştir. Kent, hem Attaloslar’la hem de Roma ile sıkı bir bağ kurarak önemli ayrıcalıklar elde etmiş ve Bergama Krallığı’na bağlanmıştır.
M.Ö. 133
Bergama Kralı III. Attalos’un ölmesi ve Kralın vasiyeti üzerine Laodikeia da Bergama gibi Roma Cumhuriyet Yönetimi’ne bağlanmıştır ve M.Ö. 129 yılından itibaren Batı Anadolu Asya Eyaletine dâhil olmuş, Roma tarafından atanan Prokonsül’lerce (eyalet valileri) bölge yönetimi sağlanmıştır.
M.Ö. II.-M.S. I. Yüzyıllar
Strabon (XII.7.16) Laodikeia’da kuzguni siyah renkli yünü çok yumuşak bir cins koyun yetiştirildiğini, bu koyunların yünlerinin Miletos (Balat)’ta yetiştirilen koyunlarınkinden dahi üstün olduğunu, bu sayede Laodikeialılar’ın büyük gelirler elde ettiklerini yazmıştır. Antik yazar Vitruvius (VIII.3) koyunların yünlerinin yumuşak oluşunu, içtikleri Bölgenin çürük kokulu suyuna bağlamıştır. Laodikeia’da dokunan ve “Trimita” adıyla bilinen tunikler o denli ünlüydü ki kent bir dönem “Trimitaria” olarak anılmıştır. Antik dönemin en güzel tekstil ürünleri Lykos (Çürüksü) Vadisi’nde dokunmuştur. Dokuma ürünleri Miletos’u bile geride bırakmıştır. Roma İmparatorluk Dönemi’nde, kent, stratejik öneminin de etkisiyle daha da büyümüş, ticarette özellikle de yün ve tekstil ticaretinde adını duyurmuştur.
M.Ö. 88-85 yıllarındaki Mithridates Savaşları’nda Laodikeia büyük zarar görmüştür. M.Ö. 51 yılı sonu-50 yılı başlarında Kilikya valisi ve Romalı devlet adamı Cicero, 10 hafta boyunca Laodikeia’da yargı işlerini yürütmüş ve yasaların hazırlanmasını sağlamıştır.
M.Ö. 40 yıllarında Parth güçleriyle birlikte bölgeye gelen Labienus’a, Laodikeia’lı Zenon adlı soylunun direnişi sonucu Laodikeia, Roma tarafından büyük saygı görmüştür. Bu cesaretli davranışından dolayı Pontos Bölgesi, Zenon’a hediye edilmiş ve Laodikeialılar Roma yurttaşı sayılma ayrıcalığını elde etmiştir. Bununla birlikte kent, Roma eyalet düzenlemelerinde Kibyra (Gölhisar) Conventus birliğine dâhil edilmiştir. Ancak bu birlikte en etkin kent, Laodikeia’dır.
Kent, M.Ö. 27 yılında Augustus Dönemi’nde (M.Ö. 27-M.S. 14), M.S. 47 yılında İmparator Claudius Dönemi’nde (M.S. 41-54) meydana gelen deprem sonucunda tahrip olmuştur. Augustus Dönemi’nde kentte büyük imar faaliyetleri gerçekleştirilmiştir.
İmparator Tiberius (M.S. 14-27) zamanında Laodikeia, Frigya’nın en görkemli ve zengin kentiydi.
M.S. 60
İmparator Nero Dönemi’nde (M.S. 54-68), M.S. 60 yılında olan büyük depremde, tüm Lykos (Çürüksu) Vadisi kentleri yerle bir olmuş, Hierapolis ve diğer kentler, Roma İmparatorluğu yardımlarıyla ayağa kaldırılırken, Laodikeia kendi kendini imar etmeyi başarmıştır.
M.S. 84-85
İmparator Domitianus Dönemi’nde (M.S. 81-96) kentte imar faaliyetleri yoğundur. Aphrodisias Kapısı, Hierapolis Kapısı, Efes Kapısı, Suriye Kapısı ve ana caddeler Dorik cepheli olarak inşa edilmiştir. Efes ve Suriye Kapısı M.S. 84-85 yılında Prokonsül S. I. Frontinus tarafından yaptırılarak, İmparator Domitianus’a (M.S. 81-96) ithaf edilmiştir.
M.S. 117-138
M.S. 135 yılında İmparator Hadrianus kenti ziyaret etmiş ve kentteki imar faaliyetlerini desteklemiştir. Günümüze kadar kalabilen yapı kalıntılarının büyük bir bölümü M.S. 2. yy’ın imar faaliyetlerinin izlerini taşımaktadır. Hadrianus Dönemi’ndeki (Pax Romana) huzur, bolluk ve zenginlik hem yontu hem de mimari eserlerde kendisini göstermektedir. Stadyumun yanındaki Güney Hamam kompleksi, Prokonsül Gargilius Antiquus zamanında inşa edilerek İmparator Hadrianus ve karısı Sabina’ya ithaf edilmiştir. Kent ilk kez İmparator Hadrianus (M.S. 117-138) zamanında Neokoros (Tapınak Koruyuculuğu) unvanını almıştır.
M.S. 138-161
İmparator Antoninus Pius zamanında meydana gelen depremde kentin bazı yapıları yıkılmıştır. Bu dönemde kentte geniş çaplı imar faaliyetleri yürütülmüştür.
M.S. 180-192
İmparator Commodus’un himayesindeki kentte, İmparator adına bir tapınak yaptırılmış, bundan dolayı da ikinci kez Neokoros “tapınak koruyuculuğu” unvanını alarak vergiden muaf tutulmuştur. Commodus, M.S. 192 yılında öldükten sonra, kentin bu unvanı geri alınarak yerine “İmparator Seven” sıfatı verilmiştir.
M.S. 193-211
İmparator Lucius Septimius Severus Pertinax zamanında kentte imar faaliyetleri yoğundur. Birçok dinsel ve kamusal yapılar bu dönemde yapılmıştır. Suriye Caddesi’nin kuzey yanındaki anıtsal çeşme, yazıtıyla İmparator Septimius Severus’a adanmıştır.
M.S. 211-217
M.S. 215’te İmparator Caracalla kenti ziyaret ederek imar faaliyetlerini desteklemiştir. İmparator’un kenti ziyaretinden dolayı Suriye Caddesi ile bunu güneybatı yönde kesen Stadyum Caddesi’nin köşesinde Caracalla Nymphaeum’u inşa edilmiştir. Kentin aldığı Neokoros unvanı, İmparator Caracalla Dönemi’nde devam etmiştir. M.S. 3. yy’da kent bir depremle tekrar hasar görmüştür.
M.S. 222-235
İmparator Severus Alexander zamanında, Suriye Caddesi’nin kuzeyinde yer alan ve kuzeydeki yapılara geçişi sağlayan I. Propylon’un (Anıtsal Geçiş) mimari süslemeleri bu dönemde yapılmıştır. Bu dönem kentin son parlak ve düzenli dönemidir.
M.S. 284-305
İmparator Diocletianus’un (M.S. 284-305) Fiyat Fermanı’nda (M.S. 301) Laodikeia’nın yün ve giysilerine ağırlık verilerek burada dokunan kumaşlardan söz edilmesi, Geç Roma İmparatorluk Dönemi’nde dokuma sektörünün önemini hala koruduğunu göstermektedir.
Diocletianus Dönemi’nde getirilen idari reformlarla, Anadolu daha büyük eyaletlere ayrılmıştır. I. Constantinus Dönemi’nde de reform hareketlerine devam edilmiştir. Bu dönemde Frigya Bölgesi ikiye bölünerek Laodikeia, Frigya Secunda Pacatiana’sının merkezi yapılmıştır. Diocletianus’un Laodikeia’yı Frigya’nın Metropolisi ilan etmesi kentin, Roma ve Bizans Dönemi’nde statüsünü koruduğunu göstermektedir. Kentte bu dönemde Hıristiyanlık iyice yayılmıştır.
M.S. 307-337
İmparator Büyük Constantinus zamanında (M.S. 313) Milano Fermanı ile Hıristiyanlara özgürlük verilmiştir. Laodikeia Hıristiyanlık âlemi için de çok önemli bir kent olmuştur. İncil’de adı geçen Yedi Asya Kenti’nden birisi de Laodikeia’dır. Bu nedenle kent onursal ilk “Yedi Kiliseler Birliği” unvanına layık görülmüştür. Kentteki Laodikeia Kilisesi bu dönemde inşa edilmiştir.
Laodikeialılar’ın zenginliklerinden dolayı, başlangıçta bu yeni dine karşı ilgisiz kalmalarına rağmen, daha sonra Hıristiyanlık, vadide hızlı bir şekilde yayılmıştır. M.S. 325 yılında toplanan Nicaea (İznik) Konsili’nde Laodikeia, Frigya Pacatiana’sının yönetim birimi olarak temsil edilmiştir.
M.S. 364-378
Kent, M.S. 4. yy’ın ikinci yarısındaki depremle tekrar yıkılmıştır. Olasılıkla da M.S. 370’te İmparator Valens kenti ziyaret etmiş ve depremle ilgili yardım ve denetlemeleri yerinde incelemiştir.
M.S. 4. yy’da (M.S. 343-381) Hıristiyanlığın evrensel meclisinde Frigya kentlerinin alacağı kararlarla ilgili önemli bir toplantıya Laodikeia (Laodikeia Synodu) ev sahipliği yapmıştır. Olasılıkla bu toplantı Laodikeia Kilisesi’nde gerçekleştirilmiştir. Adının kutsal kitapta geçmesi ve bu onursal toplantıya ev sahipliği yapmasından dolayı kent, Bizans Dönemi’nde büyük saygı görmüştür.
İmparatorlar I. Theodosius (M.S. 379-395) - Arcadius (M.S. 383-408) - Honorius (M.S. 393-423) zamanında kent, son güçlü dönemini yaşamıştır. M.S. 395-396’da alınan bir karar gereği kentin etrafı Roma yapılarına ait bloklar kullanılarak sur duvarıyla çevrilmiş olup Hellenistik ve Roma yerleşimlerinin bir kısmı bu surların dışında kalmıştır. Ayrıca İmparator I. Theodosius tarafından (M.S. 380-381) ilan edilen Selanik Fermanı’yla Hıristiyanlık devletin resmi dini olarak kabul edilmiştir.
M.S. 491-518
İmparator Anastasius zamanında M.S. 494’deki büyük depremle Laodikeia tamamen yıkılmış ve bir daha toparlanamamıştır. Kentte yerleşim bir süre daha devam etmiş ve Bizanslı yazarlar, Laodikeia adından nadiren bahsetmişlerdir. M.S. 6. yy’da tekrar bir deprem geçiren kentin parlak dönemi sona ermiştir.
İmparator Focas (M.S. 602-610) - M.S. VII. yy’a kadar
M.S. 7. yy’ın ilk çeyreğinde İmparator Focas Dönemi’nde meydana gelen yıkıcı depremin ardından kent bir daha toparlanamamış ve terk edilmiştir. Özellikle bölgeye yapılan Arap akınları ve su yollarının zarar görmesi nedeniyle kentte yaşayan halk, güneye su kaynaklarına yakın olan bugünkü Denizli-Kaleiçi ve Hisarköy’e, Salbakos’un (Babadağ) kuzey eteklerine taşınmıştır. Kaleiçi, M.S. 7. yy’dan itibaren yeni Laodikeia’nın bir parçası olmuştur. Antik kaynakların bu tarihten sonra sözünü ettiği Laodikeia, Denizli-Kaleiçi, Hisarköy ve etrafındaki yerleşmelerdir.
M.S. VIII.-XIII. Yüzyıllar Arası
Bölge, 13. yy’ın başında (1206) tamamen Türklerin kontrolüne geçmiştir. Türklerin bölgeye gelişiyle Denizli-Kaleiçi Laodikeiası, Lâdik adını almıştır. Bu dönemden itibaren Laodikeia yapılarına ait traverten ve mermer bloklar, İlbadı Mezarlığı’nda mezar taşı, Akhan Kervansarayı’nda ve yakın zamanda yıkılan Denizli Ulu Camii’nin inşasında devşirme malzeme olarak kullanılmıştır. 13. yy’dan itibaren kent, mevsimlik göçer çobanların uğrak yeri haline gelmiştir.
KENTİN YAPILARI
Suriye Kapısı
Doğu yönde kentin modern giriş kapısının hemen güney tarafında kesilmiş traverten bloklardan yapılmış üç kemerli geçişi olan, ancak günümüzde yıkılmış durumdadır.
Doğu Hamamı
Suriye Caddesi’nin kuzey yanında tepe üzerindedir. Roma İmparatorluk Dönemi’ne (M.S. 2. yy.) tarihlenen yapı, merkezi hamam plan tipinde, kesme traverten bloklardan tonoz ve kemer sistemiyle inşa edilmiştir.
Doğu Bizans Kapısı ve Kuleleri
Kapı, Suriye Caddesi üzerinde olup M.S. 395-396 yılında İmparator Theodosius (378-395) ve Arcadius (395-408) tarafından alınan kararlar doğrultusunda kentin etrafı sur duvarlarıyla çevrilmiştir. Kapının iki yanında sur duvarları önünde çıkıntılı olarak yapılan kare planlı kuleler bulunur. Cadde üzerinde birisi daha geniş olan atlı arabaların kullandığı ana kapı ile daha çok yayaların kullandığı düşünülen küçük kapı olmak üzere iki giriş-çıkış vardır. Kuleler, kazı sonrası yapılan restorasyon çalışmalarıyla kalabilen orijinal blokları kullanılarak 5-6 m. ayağa kaldırılmıştır.
Doğu Bizans Nymphaeumu
Çeşme; dıştan dışa 21.50x 9.85 m., içten içe 18.70x6.80 m. ölçülerindedir. Doğu Bizans Kapısı’nın Kuzey Kulesi ile sur duvarlarına bitişik ve kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı olarak, M.S. 5. yy.ın başlarında yapılmıştır. Kentin doğu girişi yanında yer alan çeşme, sur duvarı dışında yaşayanlara ve dışarıdan gelenlere su temin eden önemli bir yapıdır.
Suriye Caddesi
Kent merkezinden doğuya Suriye Kapısı’na kadar uzanan ana cadde, toplam 900 m. uzunluğundadır. Caddenin batı köşede yer alan İmparator Caracalla (M.S. 211-217) Çeşmesi’nden itibaren Doğu Bizans Kapısı’na kadar olan 400 m.lik bölümünün kazısı yapılarak, ayağa kaldırılmıştır. Kazı çalışmalarında caddenin, M.S. 494 yılı depremi ve M.S. 7. yy.ın başında kentin terk edilişine kadar olan son kullanım aşamaları ortaya çıkartılmıştır. Cadde’nin ortasında kanalizasyon sistemi, iki yanında bir ya da iki basamakla yükseltilen portikler ve gerisindeki dükkân sıraları yer alır. Bu sistemde kuzeyde A Evi, Tapınak A, S. Severus Nymphaeumu, Kuzey (Kutsal) Agora’nın Batı, Merkezi ve Doğu Propylonları ve dükkan sıraları; güneyde ise dükkan sıraları ve Merkezi Agora bulunur.
Merkezi Agora
Suriye Caddesi’nin güney yanında yer alan ve üç tarafı iki basamakla yükseltilen portiklerle çevrili olan Merkezi Agora, dikdörtgen (112x60 m.) planlıdır. Merkezi Agora, kentin en işlek yerinde ticari ve sosyal hayatın can damarını oluşturmuştur.
Merkezi Hamam
Merkezi Agora’nın güneyinde yer alan yapı 89.60x57.60 m.lik kapalı alana sahiptir ve Lykos Vadisi kentlerine özgü sıralı hamam tipinde yapılmıştır.
Merkezi Kilise
Merkezi Kilise, Suriye Caddesi’nin güney yanında yer alır ve yer radarı taramaları sonucunda tespit edilmiştir. Kilise dışta 17.00x20.10 m. ölçülerinde kuzey-güney doğrultusunda farklı şekilde enine dikdörtgen planlıdır. Çalışmalar sonucunda ele geçirilen sikkelere göre Merkezi Kilise’yi M.S. 4. yy.ın sonu-5. yy.ın başına tarihlendirmek mümkündür.
Laodikeia Kilisesi
Laodikeia Antik Kenti’nde 2010 yılı kazılarında tespit edilen ve aynı yıl kazı çalışmaları tamamlanan Laodikeia (Hac) Kilisesi, ızgara sistemindeki (hippodomik) plana göre Suriye Caddesi’nden ayrılan ve Kuzey Tiyatrosu’na ulaşan ara sokak üzerinde kentin kuzeydoğu bölümüne konumlandırılmıştır. Bu yönüyle Kilise, Tapınak A’nın kuzeydoğu yanındadır. Kilise doğu-batı yönlü bir adayı (insula) kaplayacak şekilde planlanmış olup yapıyla bağlantılı olan güneybatı ve kuzeydoğu sokaklar üzerinde birer adet çeşme yer alır. Hıristiyanlık tarihinde daha önce hiç görülmemiş bir plan tipine sahip olan Laodikeia Kilisesi biri doğuya (syntranona), beşi kuzeye ve beşi de güneye bakan toplam 11 (ikisi nartekste) adet apsise (yarım daire nişler) sahiptir. Laodikeia Kilisesi’nin en kutsal mekânını temsil eden naos (kutsal oda) içerisinde; traverten bloklarla örülmüş ve devasa yapının çatısını taşıyan ikisi syntrononun iki yanında olmak üzere 10 adet ayak, Prothesis ve Diakonikon (dini ritüel hazırlık odaları) mekanları, ambon (vaaz kürsüsü), bema (sunak masasının bulunduğu bölüm) ve doğuya bakan ana apsis içerisinde synthronon (ilahi koro ve din görevlilerinin oturduğu bölüm) yer almaktadır. Devasa ayaklar naosu sınırlandıran kuzey duvarları ve güney duvarlarında nişler arasında olmak üzere, kendi aralarında kemerlerle birbirine statik ve yükseklik sağlamak üzere bağlanmıştır. Kiliseye ara sokak üzerinden biri kuzeyde, biri güneyde yer alan iki kapıdan girilir. Narteks kuzey-güney yönlü olup buradan üç ayrı kapıdan naos kısmına geçilir. Kilise mimarisinin bir özelliği olarak naos odası kuzey, orta ve güney olmak üzere bazilikal planlı üç nef’e (koridor) ayrılmıştır. Kuzey ve Güney nefler bitkisel ve geometrik tarzda yapılmış mozaik döşemeye sahiptir. Mozaikler üzerinde haç içinde iki adet dini görevlinin adı yer alır (protodiakon Polykarpos ve diakon Alexander). Orta nef ve pastoforion tabanları ise opus sectile (geometrik şekilli mermer plakalarla oluşturulan döşeme) döşemeye sahiptir. Ayrıca ayakları birbirine bağlayan kemerlerin iç kısımları da mozaik süslemelidir. Diğer taraftan kilise duvarları panolar halinde mermer kaplama ve fresklerle süslenmiştir.
Yapının en önemli mekânlarından birisini oluşturan opus sectile döşemeli vaftizhane odası içerisinde Hıristiyanlık tarihinin en eski ve sağlam kalabilmiş olan haç planlı mermer kaplamalı vaftiz havuzlarından birisi yer almaktadır. Bu bölüme narteks kısmının kuzeyinden başlayan bir koridor ile ulaşılmaktadır. Kilise M.S. 494 yılı depreminde büyük hasar görerek tamir edilmiş ve İmparator Focas (M.S. 602-610) Dönemi depreminde ise tamamen yıkılmıştır. Laodikeia, Hıristiyanlık âlemi için çok önemlidir. Çünkü kent M.S. 4. yy.dan itibaren Hac Merkezi olma özelliğine sahip olmuştur. Bu nedenle İncil’de adı geçen ve Laodikeia Kilisesi (halkı ifade eden) adına mektup gönderilen bir kentte böyle bir kilisenin ortaya çıkarılması, bu kutsallığı bir kat daha arttırmaktadır. Kilise, Büyük Constantinus zamanında (M.S. 306-337), Hıristiyanlığın M.S. 313 yılında serbest bırakılmasıyla birlikte yapılmıştır. Üst koruma çatısı yapılan kiliseyi, ziyaretçiler cam gezi bantları üstünde dolaşabilmektedirler.
Kiliseli Peristylli Ev
Kiliseli Perystilli Ev olarak adlandırılan kompleks, Kuzey Tiyatrosu’nun güneyinde, Tiyatroya bağlanan Tapınak Doğu Sokağı’nın kuzeybatı ucundaki son yapı durumundadır.
Propylonlar (Anıtsal Geçişler)
Suriye Caddesi’nin kuzey üzerinde ve Merkezi Agora’nın karşısında Kuzey (Kutsal) Agora’ya girişi sağlayan üç adet propylon (anıtsal geçiş) yer alır.
Caracalla Nymphaeumu:
Anıtsal çeşme, Suriye Caddesi ile güneye devam eden Stadyum Caddesi’nin kesiştiği noktada yer alır. Köşede olması itibariyle iki cepheli inşa edilen yapı, farklı planıyla dikkati çekmektedir. Köşede kare havuz ve onun iki yanında yarım yuvarlak birer havuz daha yer alır. İki katlı planlanan Anıtsal Çeşme, M.S. 215’de İmparator Caracalla (M.S. 211–217)’nın kenti ziyareti şerefine yapılarak, O’na ithaf edilmiştir.
Kuzey Tiyatrosu
M.S. 2. yy.da yapılmıştır. Yapı, tamamen Lykos Ovası’na bakmakta olup topografyaya uygun şekilde yamacın oyulmasıyla inşa edilmiştir ve kuzeydoğu’ya bakmaktadır.
Kuzey (Kutsal) Agora
Suriye Caddesi'nin kuzeyinde Batı ve Kuzey Tiyatrolarının arasında yer alan etrafı portiklerle çevrili olan Kuzey (Kutsal) Agora, yaklaşık 265x128 m. olan dikdörtgen planlıdır.
Kuzey Kilisesi (Plan No. 15)
Kuzey ve Batı Tiyatroları arasında kalan ve Lykos Ovası’na bakan düzlükte, Kuzey (Kutsal) Agora’nın kuzey portiği üzerinde yer almaktadır.
Batı Tiyatrosu
Hellenistik geleneğe göre tamamen doğal zemine oyularak yapılmıştır. Sahne binası 6-7 m. yüksekliğinde ayaktadır. Tiyatro, 7 merdiven geçişiyle, 9 kerkidese bölünmüştür. Mermer olan alt caveada 23, traverten olan üst caveada ise 19 oturma sırası tespit edilmiştir. Cavea çapı 85 m., çevre duvarı (analemma) çapı ise 94.5 m.yi bulmaktadır. Batı Tiyatrosu yaklaşık olarak 8000 kişi oturma kapasitesine sahiptir. Hellenistik Dönem’de yapılan tiyatro, değişik şekildeki onarımlarla M.S. 7. yy.a kadar kullanılmıştır. Alanda restorasyon çalışmaları devam etmekte olup çalışmaların 2021 yılı mayıs ayında bitirilmesi hedeflenmektedir.
Stadyum Caddesi
Doğu-batı yönlü Suriye Caddesi’ni, Caracalla Nymphaeumu’nun batı kenarından, kuzey-güney yönlü olarak kesen cadde, stadyuma doğru yöneldiği için Stadyum Caddesi olarak adlandırılmıştır. Caddenin iki yanında portikler ve gerisinde dükkan sıraları yer alır.
C Yapısı
Yapı, Caracalla Nymphaeumu’nun güneybatısında, Efes Portikosu'nun ise kuzeyinde tepe üzerinde yer alır. Traverten ve mermer bloklardan inşa edilen dikdörtgen planlı yapının genişliği 16.60 m., uzunluğu 19.50 m.dir.
B Nymphaeumu
Dikdörtgen planlı, 6.30x18 m. ölçülerindeki B Nymphaeumunu, Stadyum Caddesi’nin doğu cephesinde ve Merkezi Hamam’ın paleastrasının güneybatı yanında konumlandırılmıştır. Anıtsal çeşme yapısının güney-güneydoğu bitişiğinde Latrina (tuvalet), doğu bitişiğinde su deposu, batı önünde ise Efes Caddesi’ne uzanan Portiko bulunur.
Latrina (Tuvalet) Yapısı
Latrina, kuzey-güney yönlü uzanan Stadyum Caddesi’nin doğu yanında, doğu-batı yönlü Efes Caddesi Porikosu’nun doğu karşısında, B Nymphaeumu’nun ise güney ve güneydoğu bitişiğinde yer alır.
Su Deposu
Anıtsal çeşmenin (Nymphaeum B) su ihtiyacı hemen bu yapının arkasında, doğu bitişiğinde ortaya çıkartılan 4.70x7.10 m. ölçülerindeki su deposu ile sağlanmıştır. Orijinalde depo yakınına kadar 0.76x0.76 m. ve 0.84x0.88 m. ölçülere sahip traverten bloklarla II. Su Dağıtım Terminali’nden sağlanan su, geç dönemde olasılıkla kent zayıflayınca ve alandaki su kullanımı azalınca pişmiş toprak borularla sağlanmıştır.
Apsisli Çeşme
B Nymphaeumu’nun kuzeydoğu arkasında, Su Deposu’nun kuzey bitişiğinde 2 m. genişliğinde, mevcutta 2.40 m. yüksekliğinde ve 1.70 m. derinliğinde nişli bir havuzu bulunan çeşme yapısı yer almaktadır.
Efes Caddesi Portikosu
Kuzey-güney yönlü Stadyum Caddesi’ni doğu-batı yönünde kesen ve Efes Caddesi’ne uzanan portikodur. Stadyum Caddesi’nden üç basamakla inildikten sonra üç kemerli girişin yer aldığı Efes Portikosu’na geçilir. Doğu-batı yönlü uzanan caddenin kuzey ve güney kenarlarında cadde boyunca uzanan havuzlar, bunların gerisinde önü kemerli portikler ve en geride de dükkanlar ve bazı mekan girişlerinin bulunduğu kapılar yer alır. Efes Caddesi Portikosu’nun toplam genişliği portikler dahil 30.60 m.dir ve tabanı mermer döşemelidir.
Efes Kapısı
Batıda yer alan orijinal Roma İmparatorluk Dönemi Kapısı, M.S. 84–85 İmparator Domitianus Dönemi (M.S. 81-96) imar faaliyetleri sonucunda yapılmıştır. Bu döneme ait Laodikeia’da yer alan dört kapıdan en sağlam olanıdır.
Batı Hamamı
Aphrodisias Caddesi’nin yaklaşık 50 m. doğusunda doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı (70x36 m.) olan yapı, sıralı plan tipinin güzel örneklerinden birini oluşturmaktadır. Kesme traverten bloklardan yapılan Batı Hamamı’nda frigidarium (soğukluk), tepidarium (ılıklık) ve caldarium (sıcaklık) kısımları, yapı içinde belirgin olarak görülebilmektedir. Batı Hamamı M.S. 2. yy.a tarihlenmektedir.
Bouleuterion (Meclis Binası)
Güney Agorası’yla bağlantılı olan yapının, çevre (analemna) duvarıyla birlikte çapı 35 m.dir. Cavea çapı ise 30 m.dir. Güneye bakan ve Greko-Romen tarzda yapılmış olan caveanın 7–8 sıra mermer oturma basamakları izlenebilmektedir.İmparator Hadrianus (M.S. 117-138) zamanına tarihlenen yapı, yaklaşık 500–600 kişi alabilecek kapasitededir.
Güney Agorası
135x90 m. ölçülerindeki dikdörtgen planlı olan agora, Bouleuterion ile Güney Hamam Kompleksi arasında yer almakta olup her iki yapıyla da bağlantılıdır. Agoradaki mevcut mimari bloklarının bezemeleri, M.S. 2. yy.ın stil özelliklerini yansıtmaktadır. Güney Hamam Kompleksi ve Bouleuterion’la birlikte İmparator Hadrianus’un M.S. 135 yılı ziyareti anısına planlanarak yapılmış olmalıdır. Meclis Binası yanında olması sebebiyle bir siyasi agoradır.
Güney Hamam-Gymnasium Kompleksi
Laodikeia’nın en sağlam kalabilen yapı kompleksi olup kesme traverten bloklardan düzgün işçilikle yapılmıştır. 133x75 m. ölçülerindeki Güney Hamam-Gymnasium yapı kompleksi, bölgeye özgü farklılık gösteren “sıralı ikiz hamam” plan tipini yansıtmaktadır. Güney Hamam Kompleksi’nin güney tarafında yer alan stadyum ve stadyumdan geçişleri sağlayan bölümlerinolması, diğer taraftan kuzeyde agora ile bağlantısı bakımından da farklı bir yapı kompleksidir. M.S. 135 yılında İmparator Hadrianus’un (M.S. 117-138) Laodikeia’yı ziyareti şerefine Prokonsül Gargilius Antiquus’un yönetim zamanında yapılarak İmparator ve karısı Sabina’ya ithaf edilmiştir.
I. Su Dağıtım Terminali
Antik kentin güneyinde stadyum ile hamam kompleksinin doğu yanında yer alan I. Su Dağıtım Terminali (castellum aquae) mevcut haliyle deniz seviyesinden 278 m. yüksekliktedir. Traverten bloklardan inşa edilen Su Dağıtım Terminali’nin mevcut yüksekliği ise 7 m. civarındadır. Sisteme su, Denizli Başpınar kaynağından alınan ve güneyde Eskihisar Mahallesi’nin batı yamaçlarında yer alan ikiz traverten boru hattından sağlanmıştır.
Stadyum
Ticaretle zenginleşen kentte, birçok anıtsal yapılar yapılmış ve spora, kültüre büyük önem vermiştir. Yapı, antik kentin güneyinde kuzeybatı-güneydoğu aksında inşa edilmiş olup uzunluğu 285 m., genişliği ise 70 m.dir. Bu haliyle 20–25 bin kişilik oturma kapasitesine sahip önemli bir tesistir.
II. Su Dağıtım Terminali (castellum aquae)
I. Su Dağıtım Terminali’nin yaklaşık 430 m. kuzeyinde ve deniz seviyesinden 291 m. yüksekliktedir. Burası topografik açıdan, antik kente su verebilecek en uygun yerdir. Bu nedenle I. Su Dağıtım Terminali’ne göre kentin çoğuna su sağlayan ve daha büyük olan kompleks bir yapıdır.
GEZİ PARKURU HARİTASI
LAODİKEİA YERLEŞİM HARİTASI