TARİH BOYUNCA SU VE SAĞLIK TURİZMİ ŞEHRİ; DENİZLİ
SAĞLIK VADİSİ
Denizli Çürüksu (Lykos) Ovası için denilebilir ki Yaratanın en cömert davrandığı bölgelerden biridir. Bu nedenle ovadaki ilk yerleşim izleri günümüzden 500.000 yıl öncesine kadardayanmaktadır ve günümüze kadar kesintisiz devam etmiştir. Bunun üç ana nedeni vardır; termal su, coğrafi konum ve iklimin uygunluğudur.
Bu bereketli topraklara iki önemli ırmak hayat vermektedir. Büyük Menderes ve Çürüksü (Lykos) Irmakları.Küçük, fakat verimli ovaya adını veren, Lykos (Çürüksu) Nehri; Honaz (Kadmos) Dağı eteklerinden doğarak Lykos (Çürüksu) Ovası'nın ortasından geçip, Sarayköy yakınında Büyük Menderes Nehri'ne karışmaktadır.
Çürüksu (Lykos) Vadisi Afyon'dan başlayan ve Aydın'a kadar uzanan fay hattına bağlı olan termal su kaynaklarına sahiptir. Bu nedenle Çökelez Dağı ve Honaz Dağı eteklerinden Kaklık çevresine kadar olan alanlarda çok zengin ve kaliteli traverten ocakları yer alır. Termal su vadide insanlar tarafından binlerce yıldır tedavi amaçlı kullanılmış ve görkemli hamamlar yapılmıştır.
ANTİK DÖNEMLERDE TIP
Bölgemizin Hellenistik öncesi en önemli yerleşimi, Herodot ve Xenephon'da da adı geçen Kolossai antik kentidir. Hellenistik Dönem yerleşmelerini ise Ova ortasında yer alan Laodikeia, Attouda (Sarayköy-Hisarköy), Trapezopolis (Babadağ-Bekirler köyü), Karura (Sarayköy-Tekkeköy), Büyük Menderes Nehri'nin batı yanında Tripolis (Yenicekent), Laodikeia'nın kuzeyinde ise Hierapolis (Pamukkale) olarak sıralayabiliriz.
Polemon Hanedanlığının başlangıcından çok önce, bir öğrenim merkezi olan Laodikeia'da septik (kuşkucu) filozoflar, Antiokhos ve Theiodos yetişmiştir. Tıp öğreniminin de çok önemli olduğu Laodikeia'da, Strabon'un zamanında Zeuxis tarafından büyük bir grup Herophileian (antik dünyanın en ünlü hekimi) tıp okulu kurulmuştur (Strabon XII, 8.20). şüphesiz bu tıp okulunda hem su terapisine bağlı tedavi, hem de diğer tedaviler yapılıyordu.
ANTİK DÖNEMLERDE TIP OKULLARIMIZ
Antik dönemde Denizli çevresinde yer alan; Hierapolis, Laodikeia, Attouda, Karura, Herakleia Salbace ve Eumeneia kentlerinde tıp, bir bilim dalı olarak kabul edilmiştir.
Antik kaynaklardan Strabon (XII/8.20) M.S.9 yılında Lycos (Çürüksu) Vadisi'ne gelmiş olup, Laodikeia, Attouda ve Karura arasında büyük saygı gören Men Karou tapınağı ve tapınak yanında yer alan önemli bir tıp okulunun varlığından söz etmiştir. Strabon'a göre (XII/8.20), bu tıp okulu Herophileion adı altında Zeuksis tarafından kurulmuş ve onun zamanında bu okulun yöneticisi Aleksandros Philalethes'tir. Yine Strabon (XII/8.20) bu okulun tıp alanında öneminin Hikesios'un kurmuş olduğu Erasistrateion (Ünlü hekim ve anatomi uzmanı Teos'lu-Sığacık'lı Eristratos) kadar önemli olduğunu bildirmiştir. Bu bilgiler özellikle Lycos Vadisi'nin antik dünyada çok önemli bir tıp okuluna sahip olduğunu göstermektedir. Bölgenin en önemli antik kenti olan Laodikeia'da (Merkez Goncalı-Eskihisar köyleri) bir tıp fakültesi yer almaktaydı ve yukarıda sözü edilen kentlerin tıp doktorları bu fakültede eğitilmekteydi.
DÜNYANIN ÜNLÜ TIP HEKİMLERİ MERKEZİ
Herakleia Salbace antik kenti güç tanrısı Herakles adına kurulmuş olmasına rağmen, kentin baş tanrısı Asklepios ve karısı Hygeia'dır. Bu da antik kentin tıp alanında ne kadar ileriye gittiğini ve antik dönemde burada yetişen doktorların tüm dünyada ün saldıklarını göstermektedir.
Ayrıca Herakleia Salbace antik kentinde kabartmalar ve heykeller üzerinde sağlık tanrısı Asklepios ve karısı Hygeia sıkça betimlenmiştir. Bunlarla ilgili olarak antik kentte bir tıp okulu vardı ve burada antik dünyanın en meşhur hekimleri yetiştiriliyordu. Bunlarla ilgili bilgiler yapılacak kazılar sonucu daha da kesinleşecektir.
TELKİN VE TERAPİDEN, TEŞHİŞ VE TANIYA
Antik dönemde bölgede şüphesiz önemli bir tıp merkezi Eumeneia (Çivril-Işıklı kasabası) kentinde yer almaktaydı. Kent yakınında yer alan Attanassos Hieronu etrafına kurulmuş önemli bir tıp okulu yer almaktaydı. Antik dönemde Eumeneia kentinde açıkça tıp bir bilim olarak kabul edilmiştir. Attanassos Hieronunda hastalar telkin ve terapi yoluyla tedavi edilirlerken, bu tıp okulunda teşhis-tanı ve tedavi yoluyla hizmet veriliyordu. Yine Eumeneia antik kentinde elde edilen yazıtlar burada yetişen tıp doktorlarının önemli hizmetler verdiğini göstermektedir.
ROMANIN EN ÜNLÜ TEDAVİ MERKEZİ
Hierapolis termal yerleşmesinin arkeoloji literatüründe Holy City (Kutsal Kent) olarak adlandırılması, kentte bilinen tapınak, yapı ve sıcak su kaynaklarının varlığından kaynaklanmaktadır.
Roma döneminde kent, kaplıcaları sayesinde önemli bir tıbbi merkez haline gelmiş ve şifa bulmak niyetiyle Anadolu'nun bir çok yerinden gelen hastalar burada yaşamlarının sonuna kadar kalmışlardır. Roma Nekropolü, çoklukla bu hastaların mezarlarından oluşmakta ve kültürel çeşitlilik içermektedir. Hierapolis'teki Nimfeum (Antik Çeşme) ve Roma Hamamları, kentin bu özelliği nedeniyle inşa edilmiş ve bu yapılar, günümüze kadar gelmiştir.
TERMAL SAĞLIK VE TEDAVİ MERKEZİ
Büyük Menderes Irmağı yanında kurulmuş olan Tripolis antik kentinin kuruluş amaçlarından biri de günümüzde Yenicekent Kaplıcaları olarak bilinen termal su kaynaklarından tedavi amaçlı yararlanılmasıdır. Yine Sarayköy-Tekke Kaplıcaları olarak bilinen bölgede antik dönemde Karura adında bir kent kurulmuştur. Bu kentin kaplıcalarının sağlık ve tedavi amaçlı olarak kullanıldığı antik kaynaklardan bilinmektedir. Binlerce yıldır bölgemizde bilime dayalı tıp ve termal suya bağlı tedavi uygulanmaktadır.
GÜNÜMÜZÜN SU VE SAĞLIK KENTİ
Günümüzde termal kaynaklara bağlı sağlık turizmi dünyada önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye jeotermal kaynaklar açısından dünyada ilk yedi ülke arasında yer alırken, Avrupa'da birinci, kaplıca uygulamaları konusunda ise üçüncü sırada yer almaktadır.
DÜNYANIN EN ZENGİN TERMAL SU KAYNAKLARI
İlimiz termal su kaynakları bakımından dünyanın en zengin alanları içinde gösterilmektedir. Diğer turizm türleri ile entegre olabilecek ve destinasyon oluşturabilecek kapasiteye sahip olan öncelikli geliştirilecek bölgeler içinde yer alan ilimizde, termal marka kent oluşturulmak üzere; Çardak Beylerli, Buldan Yenicekent-Bölmekaya, Sarayköy İlçesinde Tekkeköy, İnsuyu, Babacık ve Kızıldere Bölgesi, Akköy İlçesi Gölemezli Bölgesi Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2006/11354 sayılı karar ile 16 Aralık 2006 tarihinde Termal Turizm Merkezi ilan edilmiştir.
SARAYKÖY TERMAL TURİZM MERKEZİ
İlçe, Menderes Ovası'nda kurulu olup, Denizli- Aydın- İzmir Karayolu üzerinde bulunmaktadır. Denizli il merkezine 22 km, Ege Denizi'ne 220 km mesafededir. İlçede önemli jeotermal tesisler bulunmaktadır. Bunların başında Karataş Köyü yakınındaki Hamamaltı Mevkiindeki jeotermal alandır. Tırkaz- Tekke köylerinde 4 (dört) adet tesis bulunmaktadır. suyun sıcaklığı 80oC de olup, Romatizma, Deri, Kadın Hastalıkları, İdrar Yolu rahatsızlıklarına iyi gelir.
ADI | TEL | FAKS | HİZMETLER | ODA/YATAK |
BABACIK KAPLICASI
Kabaağaç- Tekkeköy
SARAYKÖY | 4261212 |
| Kapalı Havuz, Çamur Banyosu, Yosun Banyosu, Mutfak, Odalarda Banyo, Tuvalet, Klima, | 8 / 16 |
ÇAVUŞOĞLU AİLE BANYOLARI
Tekkeköy SARAYKÖY
www.cavusogluailebanyolari.com | 4261016 | 4261017 | Kapalı Yüzme Havuzu, Sauna, Mutfak,Odalarda Banyo, TV, Klima, | 40 / 90 |
İNALTI TERMAL OTEL
(Sağlık Bak. Belgeli)
Tekkeköy - SARAYKÖY
www.inaltitermal.com | 4261008 | 4261010 | Yüzme Havuzu, Sauna, Jakuzi,Termal Havuzlar, Sıra Banyoları,Odalarda Havuz, TV, Buzdolabı, Mutfak, Klima | 70 / 120 |
UMUT TERMAL OTEL
(Sağlık Bak. Belgeli)
Tırkaz Köyü -SARAYKÖY
www.umutthermal.com | 4261101
4261014 | 4261160 | 3 Adet Termal Havuz,Türk Hamamı, Çamur Banyosu, Yosun Banyosu, Sauna, Jakuzi,150 Kişilik Rest. | 98 / 232 |
AKKÖY - GÖLEMEZLİ TERMAL TURİZM MERKEZİ
Akköy- Gölemezli Termal Turizm Merkezi alanı Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırlarına bitişik olarak, bu bölgenin kuzey batısında yer almakta, Akköy İlçesine bağlı Gölemezli Beldesi, Çeşmebaşı ve Kavakbaşı Köyleri yerleşim alanlarını da içine alacak şekilde yine Akköy İlçesine bağlı Belenardıç Köyünün yerleşim alanı dışında güneydoğu bölgesi ile Denizli merkez İlçeye bağlı Haytabey ve Eymir Köylerinin yerleşim alanaltı dışındaki güney-batı bölgelerini kapsamaktadır.
İlçede jeotermale dayalı seracılık yapılmaktadır. Jeotermal MTA kaynak 4 (dört) adettir. Kaynaklar nitelik bakımından birbirinden farklıdır. Birisi çamur hamamı olarak kullanılır. Sıcaklıkları 35-60 0C arasındadır. Kaynak sularının bileşiminde karbondioksit, sülfat, sodyum ve kalsiyum bulunmaktadır.
Gölemezli Çamur Kaplıcaları: Merkez ilçeye bağlı Gölemezli Kasabasındaki su Deri, Sedef, Mantar, Egzama, Hemoroit, Kireçlenme, Romatizma gibi hastalıklara iyi gelir.
BULDAN - TRİPOLİS TERMAL TURİZM MERKEZİ
İlçe Pamukkale Tepeköy, Gölemezli ve Akköy yolu üzerinden 20 km Menderes Nehri vadisinde Tripolis Antik Kenti yakınında yer almaktadır.
Çizmeli (Yenice) Kaplıcaları: Buldan ilçesine 16 Km uzaklıkta, Suyun sıcaklığı 56oC de olup, Romatizma, Kalp-Damar Sertliği, Hemoroit, Karaciğer Yetmezliği, Deri, Mide, Böbrek ve Kadın Hastalıklarına iyi gelir.
Buldan Maden Suyu: Buldan ilçesine 2 Km uzaklıktaki maden suyu kaynakları iki ayrı çeşmeden akmaktadır. Sindirim sistemi ve Karaciğer işlevleri üzerine olumlu etkisi vardır. Sofra suyu niteliğindedir
ÇARDAK - BEYLERLİ TERMAL TURİZM MERKEZİ
Beylerli Belediyesine ait kaplıca termal tesisinin Beylerli şehir merkezine mesafesi 3 km, ilçe merkezine 20 km, il merkezine 78 km olup yolu asfalt kaplama yoldur.
Pamukkale Termal Suları
Denizliye 18 km uzaklıkta (Hierapolis Antik Kenti) Pamukkale de 35oC deki su; Doktor muayenesini takiben hastanın durumuna uygun olarak kalp-damar sertliği, tansiyon, romatizma, raşitizm, felç, deri, göz, sinir sistemi ve Damar Hastalıkları, Damar İltihabı ve Reyno Hastalığının rahatsızlıklarının tedavisinde önerilmektedir. Ayrıca ılık olarak içildiğinde mide spazmında, idrar söktürmede ve iltihaplarında, böbrek ve kum taşlarının tedavisinde tavsiye edilmektedir.
Pamukkale'den yayılan termal kaynaklarda şifa bulun
Travertenleri yaratan sular, termal turizmde Pamukkale'nin önemli ve benzersiz bir yer edinmesini sağlamıştır.Pamukkale'nin bulunduğu coğrafya, Çürüksu (Lykos) Vadisi termal su kaynakları ile özel bir yapıya sahiptir. İnsanlar binlerce yıldır termal suyu tedavi amaçlı olarak kullanmış, buralarda işlevsel ve gösterişli hamamlar yapmışlardır.
Hierapolis'in termal sularından kaynaklanan ünü, Roma Dönemi'nde Anadolu'ya yayılmış, hastalar şifa bulmak için buraya gelmişlerdir. Kaplıcaları ile tıbbi merkez konumuna gelen kentte, hastalar tedavi amaçlı geçici ya da kalıcı olarak konaklamışlardır. Roma nekropolünde kent dışından gelen ve ömürlerinin sonuna kadar kalan hastaların mezarları bulunmaktadır. Termal kaynakların bulunduğu yerlerde Antik Dönem'de dini ayinler yapılmış, halkın katılımı ile şenlikler düzenlenmiş, devlet yöneticileri ve zenginler tedavi için burayı tercih etmişlerdir. Yapılan araştırmalar tedavilerin din adamları ve hekimlerce yönetildiğini göstermektedir.
Termal amaçlı yapılıp, günümüze ulaşan tarihi yapılar arasında Antik Çeşme(Nimfeium) ve Roma Hamamları mimari yapıları ve ihtişamları ile dikkat çekicidir.
Günümüzde Hierapolis kentinin bulunduğu alanda, tarihi yapılarla kucaklaşan termal sularda yüzmenin keyfi ve mutluluğu bambaşkadır. Travertenleri yaratan karstik alanlardan çıkan sular; bünyesindeki kireç çözeltisi, buharlaşma ve sudaki karbondioksitin ayrışması sonucu, çökelmiştir. Genellikle beyaz renkte ve pamuk yığınları andıran kalker tüfleri ise Pamukkale travertenlerini oluşturmaktadır. Pamukkale termal suyunun tedavi edici özelliği, çok eski çağlardan beri anlaşılmış, yüzyıllar sonra şifa niteliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. UNESCO Kültür Miras Listesi'nde yer alarak, özenle korunan Pamukkale, şifalı termal suları ile ziyaretçilerine pek çok alternatifli tedavi olanakları sunmaktadır.
PAMUKKALE TRAVERTENLERİ
Traverten sözcüğü, İtalya'da geniş traverten çökellerinin bulunduğu Tivoli'nin, Roma zamanındaki adı olan "Tivertino"dan gelmektedir. Traverten çok yönlü, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayadır.
Termal su kaynaktan çıktıktan sonra, 320 m. uzunluğunda bir kanal ile traverten başına gelmekte ve buradan, 60-70 m.lik çökelmenin olduğu traverten katkatlarına dökülmekte ve ortalama 240-300 m. yol katetmektedir.Kaynaktan çıkan 35.6 °C sıcaklığında, içinde yüksek miktarda Kalsiyum Hidrokarbonat bulunan suyun havadaki oksijen ile olan teması sırasında Kalsiyum karbonat çökelmekte ve traverten oluşumuna sebep olmaktadır. Çökelti ilk etapta jel halindedir. Beyazlığın oluşumunda hava şartları, ısı kaybı, akışın yayılımı ve süresi etkilidir. Çökelme, termal sudaki karbondioksit, havadaki karbondioksit ile dengeye gelinceye kadar devam eder.
Reaksiyon Kimyasal olarak
Ca (HCO3) + O2 --> CaCO+CO2+H2O
Travertenler kartlarda ve bröşürlerde göründüğü gibi her zaman su ile temas halinde değildir. Su dolu travertenler daha güzel ve hoş göründüğü için fotoğrafları genellikle su dolu iken çekilir ve her zaman su dolu sanılır.Travertenlere termal su kontrollü olarak belirli bir program dahilinde verilmektedir. Fazla miktarda ve uzun süre aynı yere akıtılan termal su yosunlaşmaya ve dolayısı ile beyaz traverten alanlarında hoş olmayan kirliliğe sebep olmaktadır.Hem bu kirliliğin önüne geçmek hem de başlangıçta jel halinde olan çökeltiyi sertleştirmek için traverten alanları belirli süreler kurutulmak zorundadır. Ana traverten alanlarına girmek travertenin ilk oluşumda yumuşak jel halinde olması ve yüründüğünde ezilme ve kırılma meydana gelmesi sebebiyle her ne kadar yasaksa da gelen turistlerin suyla temasını sağlamak amacıyla eski araç yolu üzerinde oluşturulan yapay havuzcukların olduğu bölüm ve Güney Kapısı tarafında sonradan oluşturulan 5000 m2'lik traverten alanı turistlerin kullanımına açıktır.
KARAHAYIT KAPLICALARI
Karahayıt Kasabasında, yılın her mevsiminde ana kaynağından çıkan kendine has kırmızı renkli şifalı termal suyun ve termal çamurun sıcaklığı 58ºC olup; Ege Üniversitesi hidroklimatoloji enstitüsünün vermiş olduğu rapora göre içerdiği zengin mineralleri ile eşsiz bir sağlık kaynağıdır. Karahayıt 'ta bulunan turistik tesislerde (Otel, Apart Otel ve Pansiyonlarda) Kırmızı Su ve Termal Çamur sayesinde pek çok hastalık ve sağlık probleminize şifa bulacaksınız.