HAYRİ DEV
Hayri Dev, 1933' te Denizli İli, Çameli İçesinin Gökçeyaka köyünde doğdu. Yoksul dağ köyünde, yürümeye başladıktan kısa bir süre sonra ailenin en önemli mal varlığı olan birkaç keçinin peşine düştü. Dağlarda yankılanan yanık kaval sesine, düğünlerde dinlediği üç telli saza gönül verdi Hayri Dev hiç okula gitmemiş. Okuma yazmayı okula giden bir arkadaşından öğrenmiş. Cura denilen 3 telli çalgıyı öğrenip, söylemeye o yıllarda başlamış. Yaşadığı Gökçeyaka Köyün eski ismi taşıyan Masıt Kırığı denilen dokuz sekiz lik mahalli ezgileri çalan ve söyleyen bir usta oldu.
İkisi erkek, üçü kız beş çocuğu olan Hayri DEV ailesinden habersiz elindeki üç telli sazı, çam düdüğünü hiç bırakmadı. Evlere gidip yarenlik yaptı, düğünlerde insanları eğlendirdi.
Ormanda, dağlarda çobanlar için çaldı, söyledi. Zaman böyle geçti... Taa ki, 1992'ye kadar.
1992'de hayatını değiştirecek bir olay oldu. Fransız Jerome Cler İspanya'da duyduğu bir bağlama sesinin büyüsüne kapılarak Türkiye'ye gelmişti. Bin 500 metre yükseklikteki Çameli ve Fethiye dağlarında uzunca bir süre bu sesin kaynağını bulmaya çalışırken yörenin kültürü hakkında 350 sayfalık bir tez hazırladı
Sorbonne Üniversite'sinin Etimoloji bölümünden doçentlik alması da bu tezle oldu. Cler, Türkiye'ye işte bu tarihte geldi. Hayri Dev'i buldu. Dinlediği ses, Dev'in elindeki üç telli saza aitti. Daha sonra 15 kişilik bir Fransız ekibi tekrar köye geldi. Dev'in hayatı Ormanlar Arkası adlı belgesel filmle anlatıldı. Fransız müzikologlar üç defa ülkelerine konser verdirtmek üzere çağırdılar. Hatta bir Fransız her yıl Dev'den ders almak üzere, Çameli'ne kadar geliyor; belgesel çekimler yapıyordu.
Birkaç defa yurt dışına da giden Hayri DEV,'e ‘Koca Usta' diyorlar. Koca Usta lakabını elinden her iş geldiği için almış. Marangozluk, terzilik (başındaki şapkayı kendisi yapmış), ayakkabıcılık gibi işlerin elinden geldiğini söylüyor. ‘Elin yapacağı her şeyi yaparım' diyor ve devam ediyor: ‘Ama hiçbirini yapmak istemedim. Çünkü ben çobanım ve müzisyenim. Çalgıcılıktan çok aç kaldığım oldu ama hiçbir zaman ondan ayrılmadım.'
Çameli Halk Eğitimi Merkezi'nin oluşturduğu 10 kişilik grup içinde üçtelli cura ve çam düdüğü çaldı. 2004 ‘de Ankara'da, 2005'de İstanbul'da Kültür Bakanlığın yaptığı mahalli Halk Oyunları şölenlerine , 2007' İzmir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün davetlisi olarak bu grubu içinde bulundu.
Hayri Dev şuanda Denizli Belediyesi Konservatuar hocalarına yaptığı müzik hakkında dersler veriyor.Bu dersler sayesinde Hayri Dev'in yaptıkları yaşamaya devam edecek.Çünkü konservatuar hocaları bu kültürü yaşatmaya kararlı.
HAYRİ DEV YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ
UNESCO tarafından 2003 yılında kabul edilen, Ülkemizin 2006 yılında taraf olduğu Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında kültürel mirasımızın belli unsurlarını yeniden yaratmak ve yorumlamak açısından gerekli bilgi ve beceriye yüksek düzeyde sahip olan ve Ülkemizden seçilen * 7 kişi içerisinde yer alan İlimizden Hayri DEV, 2008 yılı için “YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ” olarak değerlendirilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’ mızca İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Marmara Salonu’ nda 14 Ocak 2010 tarihinde saat:17.00’ de düzenlenen Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet KORKMAZ'ında hazır bulunduğu Ödül Töreninde, Ülkemizden seçilen * 7 kişi “YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ KÜLTÜREL MİRAS TAŞIYICILARI” olarak kamuoyuna ilan edilmiştir..
Geleneksel kültürümüzün önemli kollarından biri olan “ÇAM DÜDÜĞÜ” alanında yurt içinde ve yurt dışında yaptığı çalışmalardan ve hizmetlerinden dolayı Hayri DEV’ e Sayın Bakanımız Ertuğrul GÜNAY imzalı “Teşekkür Belgesi” verilmiştir.
MERKEZ EFENDİ
Kanuni döneminin ünlü bilginlerinden ve evliyalarından olan Merkez Efendi, Kütahya ilinin (Germiyan) Denizli ilçesinin Sahranlı ve başka bir rivayete göre, bugünkü Buldan ilçesinin Sarımahmutlu köyünde 1460 yılında doğdu. Babası Kılıçoğlu Muslihiddin, dedesi ise Haydar'dır. Eski nüfus kayıt sistemine göre künyesi (Ebutaki) dir. Aile seceresi (ağacı) Selçuklular sonrası Germiyanoğulları Beyliğini kuran seçkin bir Türkmen boyuna uzanır.
Asıl adı Musa olan (Merkez Efendi) lakabıyla ün kazanmıştır.
İlköğrenimi doğduğu yer olan Denizli'de yapmıştır. 15 yaşında iken Bursa'ya giderek Veliyyüddin medresesine girmiştir. Orada babasının yakın dostu, devrin ünlü bilginlerinden Hızır Beyzade Ahmet Paşa'dan ders aldıktan sonra 15 yıl öğrenim görmüş ve Medreseden üstün başarı ile diploma almıştır.
Merkez Efendi Denizli kentinin (Leyleklerkavağı) denen semtindeki medresesinde kız öğrencilerle erkek öğrencileri bir arada okuttuğundan, Saray'a şikayet edilmiş, Padişah tarafından İstanbul'a çağrılmıştır. Bu ayrılıştan sonra Merkez Efendi bir daha Denizli'ye gelmemiş, giderken de kente ve sebep olanlara beddua etmiştir. İstanbul'un dini meclislerinde isim yapmaya başlayan Merkez Efendi, bilimsel gücünü dönemin alimlerine kabul ettirdikten sonra, Şeyhülislam Ebussuut Efendinin Tıp ilmine gösterdiği ilgi, onu diğer din bilginlerinden oldukça farklı bir duruma getirmişti.
O yıllarda İstanbul'un en ünlü din bilgini Sümbül Efendi idi. Merkez Efendi, bir süre Sümbül Efendiden uzak durdu. Çünkü bir kısım dogmatik din çevreleri, Sünbül Efendiden ibadet sırasında Mevlevi dervişleri gibi sema yapmasını hoş karşılamıyorlar ve bunu şiddetle eleştiriyorlardı. Merkez Efendi, bu söylentiler karşısında Sümbül Efendiyi ziyaret etmemek yolunu seçmişti. Fakat, Sümbül Efendinin olağanüstü manevi gücü Merkez Efendiyi çekmekte gecikmedi ve Merkez Efendi Sümbül Efendinin dergahına girdi. Doğa aşkı, hayvan sevgisi olan Merkez Efendi çocukların evliyası olarak da anılır.
Merkez Efendinin günümüze kadar devam eden haklı ünü ise, Manisa'ya atanması ile pekişti. Sümbül Efendinin isteği ve Kanuni'nin annesi Hafsa Sultan'ın isteği üzerine 1523 yılında Manisa Sultan Camii ve Külliyesi'ne yönetici olarak atanan Merkez Efendi, özellikle tam teşekküllü ilk hastanelerimizden olan (Bimarhane)'nin gelişimine emek verdi. Özellikle sinir ve ruh hastalıkları tedavisi konusunda ilk önemli adımların atıldığı bu kuruluş, bir bakıma dünyanın 3. akıl hastanesi idi.
Merkez Efendi, maneviyatta olduğu gibi, döneminde hekimlikte de bir taneydi. Yavuz Sultan Selim'in annesi “Bezmıalem Sultan” Manisa'da bir cami, bir imaret bir de zaviye yaptırmış, Sümbül Efendiden de buraya değerli bir halifesinin göndermesini rica etmişti. Yol Merkez Efendiye göründü. Manisa'da uzun zaman kaldı. Muharrem ayında kendi terkibi (bileşim) olan 40 türlü baharattan yaptığı macunu cami sistemi içinde (Bimarhane) deki akıl hastanesi, hastalarına kullandı. Daha sonra bu şifalı macunu törenle minareden halka atardı. Manisalılar için bu eşsiz bir gündü. Herkes bu macunu, diline damağına değdirmek isterdi. Bu muvaffak olan artık o yıl hastalanmaz, yılan, çiyan, akrep sokmazdı. Kısaca bu macunun kırk derde deva olduğuna inanılırdı.
Sümbül Efendinin Kocamustafa Paşa Dergahında 1529 yılında ölümü üzerine, Merkez Efendi bütün din bilginlerinin desteği ile Halveti Şeyhi olmuş ve Sümbül Efendinin postuna oturmuştur.
Tüm yaşamının isabet, bilim, hayır, imar, fakir ve zayıfları himaye yolunda geçiren ve tertemiz bir geçmişi olan Merkez Efendi 1551 yılında Perşembe günü 91 yaşında vefat etmiştir.
MUARRİF LADİKİ
Denizli'nin yetiştirdiği ünlü şairlerden biri olan Muarrif Ladiki, XlV. Yüzyılda yaşamıştır. Ne acı ki, bu büyük insan hakkında geniş bilgiye sahip olmamanın üzüntüsü içindeyiz.
AHMET HULUSİ EFENDİ
Ege Bölgesi'nde, Kuvay-i Milliye ve Milli Mücadele hareketlerinin mihrakını teşkil eden Müftü Ahmet Hulusi Efendi, Yunan işgal ve istilasına karşı, bölgede teşkil eden Müftü Ahmet Hulusi Efendi, Yunan işgal ve istilasına karşı, bölgede ilk protesto mitingi yapan ve direnişe geçen, “Düşmana karşı koymak farz-ı ayındır!” diye fetva veren bir milli kahramandır.
Ahmet Hulusi Efendi 1861'de Denizli'de doğdu. Babası Denizli Müftüsü Osman Efendi'dir. Alim, fazıl, dindar ve milliyetçi bir aileye mensup, Denizli'nin sayılı bilim adamı ve müderrislerindendir.
Ahmet Hulusi Efendi, ilk öğrenimini Tekeli Bekir Efendiden aldı. Babası Müftü Osman Efendiden Arapça ve Fıkıh tahsili gördü. Sahan Müderriliği'ne kadar yükseldi. 1918'de babasının vefatı üzerine Denizli Müftüsü oldu. Bu yurtsever din uleması, İzmir'in işgali üzerine, Ege'de Milli Mücadele'nin tunçtan bir kalesi oldu... 1931 yılında vefat eden bu vatansever, milliyetçi, din adamı kahramanlar listesinde şerefli yerini aldı. Adı ve kahraman ruhu, kendi semti olan Kayalık Mahallesi İlkokulunda (Ahmet Hulusi İlkokulu) olarak anıtlaşmıştır.
Diğer yurtsever Din Adamları: Ahmet İzzet Efendi (Çal Müftüsü), Ahmet Şükrü Efendi (Sarayköy Müftüsü), Cennet Zade Tahir Efendi (Tavas Müftüsü), Hasan Efendi (Acıpayam Müftüsü), Şeyh Hacı Emin Efendi (Narlıdereli Kemalçi Vaiz), Hoca Eyüp Efendi (Güneyli Kuvay-i Milliyeci).
NAKİBOĞLU
İnançoğulları Beyliği zamanında yaşadığı sanılan Nakiboğlu, Denizli'nin yetiştirmiş olduğu değerlerde ise de hakkında yeterli bilgimiz yoktur. Bilgin ve şair olduğu sanılan bu kişi, manzum olarak “Hasan ve Hüseyin” hikayesini yazmıştır.
YEDİ SEKİZ HASAN PAŞA
Osmanlı tarihinde Yedi Sekiz Hasan Paşa diye adı geçen bu insan da, Denizli'nin yetiştirdiği ve Tavaslı olduğu anlaşılan devlet adamlarındandır.
İBRAHİM ÇALLI
1882'de Çal'da doğmuştur. Resme meraklı olduğundan İstanbul'a gitmiş, Ressam Şeker Ahmet Paşa'nın yanında çalışmış, Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirmiştir. Sonra Paris'e gitmiş, oradan İstanbul'a dönerek Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğretim üyesi olarak çalışmıştır. Bir çok değerli eseri bulunan Çallı, 1960 yılında İstanbul'da ölmüştür.
NECİP ALİ KÜÇÜKA
1892'de Denizli'de doğmuştur. HukuKçu olan Küçüka, Kurtuluş savaşında Sivas Kongresi'ne katılmış, bir çok adli hizmetlerde bulunmuş, çeşitli askeri görevler yapmış, ikinci dönem TBMM'de Denizli'den Milletvekili seçilmiş, istiklal mahkemesinde savcılık yapmış, Türk Parlamenter heyeti başkanı olarak Avrupa'ya gitmiş, Milli Savunma Bakanlığı siyasi müşavirliğinde çalışmış, kadın hukukunu ilk defa ülkemizde incelemiş ve bu konuda bir eser vermiştir.
BEHÇET UZ
1893'te Buldan'da doğmuş, Tıp Fakültesini bitirdikten sonra bir çok hastanelerde çalışmış, Tıp Fakültesi çocuk hastalıkları Profesörü Kadri Paşa'nın muavinliğini yapmış, İzmir Belediye Başkanlığı yaptığı sıralarda ilk olarak İzmir Fuarını, İzmir'de ünlü Kültürparkı kurmuş, İzmir Çocuk Hastanesinin kurulmasında etkin rol oynamıştır. Millet Vekilliği ve Sağlık Bakanlığı hizmetlerinde bulunmuş, bugün de Yamanlar dağında Atatürk Ormanının öncü kurucularındandır.
FAHRİ AKÇAKOCA
1894 yılında merkez ilçenin Hallaçlar köyünde doğmuştur. Öğretmen okulunu bitirmiş, Denizli İl Genel Meclisi ve daimi encümen üyeliklerinde bulunmuş, Kuvay-i Milliye zamanında ve Kurtuluş Savaşı'nda düşman cephesinde casusluk yapmış, altıncı devrede TBMM'inde Denizli Milletvekili olarak hizmet görmüştür. Pamukkale suları, Laodikya ve Denizli tarihi üzerinde eserler vermiştir.
KEMAL ŞAKİR SARAÇOĞLU
1898'de Denizli'de doğmuştur. Tıp Fakültesini bitirdikten sonra Kuvay-i Milliye, Kurtuluş Savaşı dönemlerinde Nazilli cephesinde İzmir, Denizli askeri hastanelerinde doktor olarak hizmet etmiş, yüzbaşı olarak sivil hayata atılmıştır. Yurt dışında da isim yapmış, Denizli hakkında eser yazmıştır.
TEVFİK BERKMAN
Berkman 1900 yılında Denizli'de doğmuştur. Tıp Fakültesini bitirdikten sonra Avrupa'da ihtisas yapmış, Tıp Fakültesi öğretim üyeliğinde bulunmuş, radyoloji alanında Avrupa ve Amerika'da yapılan kongrelerde Türkiye'yi temsil etmiştir. Profesör Dr. Röntgen Mütehassısı'dır.
SELAHADDİN PINAR
Denizli milletvekili Sadık Bey'in oğludur. 1900'de Çal'da doğmuştur. Ünlü bestecilerimizden olan Pınar, 1960 yılında ölmüştür. Bir çok değerli bestesi vardır.
MEHMET TAHRAN TOKER
1907 yılında Buldan ilçesinin Narlıdere köyünde doğmuştur. Yunan işgalinde babası Atina'ya sürülmüş, henüz ilkokul mezunu iken çok çileli bir hayat yaşamıştır. 1930'da İzmir Muallim Mektebini bitirdikten sonra Çal, Bekilli, Kayalık ilkokullarında öğretmenlik, Müdürlük ve İlköğretim Müdürlükleri yapmıştır. 1968'de Gazi Eğitim Enstitüsü tarih, coğrafya bölümünden mezun olduktan sonra Kars Lisesi, Kırşehir ve Gümüşhane'de öğretmen ve muavinlik hizmetlerinde bulunmuş, 1945'te Denizli Lisesi'ne atanmış, buradan kendi isteğiyle 1961'de emekli olmuş, 1963'te Denizli Belediyesi Meclis üyesi seçilmiş, Belediye'nin çeşitli bölümlerinden 1972'ye kadar çalışmış ve bu tarihte Belediye Reis Muavinliğinden emekli olmuştur. Basılmış 22 kitabı vardır.Pamukkale üzerinde çeşitli dilde yayınlanmış broşürleri, Denizli tarihi ve Denizli İktisadı ile Kuvay-i Milliye ve Kurtuluş Savaşında Denizli, her yönüyle Denizli İli ve Turizm Kılavuzu adlı eserleri 1984'te yayınlamıştır. Gerek inceleme çalışmaları ve gerek çeşitli dergi ve gazetelere yazdığı makaleleriyle Denizli kültürüne sürekli hizmet etmiştir.
Denizli ili, bu alanda değil, askerlik, ekonomi, sanat, kültür alanlarında da pek çok değerler yetiştirmiştir.
HALUK CİLLOV
1920 yılında Denizli'de doğmuştur. İktisat Fakültesi mezunu olup, aynı fakültede öğretim üyeliği yapmış, bir çok bilimsel kongrelere katılmış, istatistik tatbiki iktisat kürsüsü profesörü olmuş, Denizli el dokumacılığı sanayi adlı bir eser yayınlamıştır.
HÜSEYİN YILMAZ
Denizli’ nin Acıpayam İlçesi, Yumrutaş Kasabası’ nda 1924 yılında doğan Hüseyin YILMAZ, İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Fakültesi’ ni bitirmiş, Amerika Boston Mit Üniversitesi Fizik Profesörlüğüiçin Amerika’ ya davet edilmiştir. Amerika başta olmak üzere, birkaç ülkenin üniversite ve araştırma kuruluşlarında bilimsel çalışmalar yapmış, Einstein'in fonksiyon teorisini çürütmüş, bilim dünyasında yankı yapmış birçok teori geliştirmiştir. Einstein’ in“Gravitasyon Teorisi ve General Relativity (Genel Görelilik) Teorisini”değiştirmiş,Newton’ un Işık Teorisini tamamlamış,ExperimentalPsycology’ nin temel kanununu bulmuş,Quantum Mekaniğinde bazı hesaplamaların nasıl yapıldığını göstermiştir. Teorisi ilk defa olarak canlı bir mahlûkun rengi nasıl gördüğünü izah etmektedir. Bu matematik bir usul ile ilim tarihinde ilk defa olarak tespit edilmiştir. Denizli’ nin yetiştirdiği başarılı örnek insanlar arasında olan Türk İlim dâhisi Prof. Dr. Hüseyin YILMAZ, dünyada sayılı bilim adamlarından biri olmuştur.
ÖZAY GÖNLÜM
Özay gönlüm, dokumalar diyarı Denizli'nin Kızılcabölük Kasabasında 1940 yılında doğdu. Evli ve iki çocuk babasıydı. 16 yaşında, Yurttan Seslerin kurucu hocası Muzaffer Sarısözen ile tanışmış ve onun daveti ile Ankara Radyosu Yurttan Sesler Programlarına misafir sanatçı olarak katılmıştı.
Tam 34 yıldır TRT ailesinin en sevilen fertlerinden olan Özay Gönlüm, çalıp söylediği Ege Türküleri kadar; taklit yeteneği, şovmenliği, anlattığı Türkü Hikayeleri, Fıkraları, Mahalli Denizli şivesiyle folklorümüzü sunuşu ile de gönlümüzde taht kurmuştur.
Kültür Bakanlığı Hagem'de Repertuar kurulu üyeliği, TRT Türk Halk Müziği Repertuar Kurulu Üyeliği bir çok sınavda Jüri Üyeliği yaptı. Düzenli olarak yayınlanan son televizyon programı TRT 1. kanalda yayınlanan THM istekler programıdır.
Radyo ve televizyonlarda yayınlanan Nineden mektupla tiplemesiyle çok sevilen sanatçı tambura, çöğür, cura sazlarını bir araya getirerek Yaren adında kendine özgü bir çalgının mucidiydi. Şelpe tekniği ile (tezenesiz) saz çalmanın öncülerindendir.
Özay Gönlüm Kütahya ve Denizli yöreleri başta olmak üzere Ege yöresinin pek çok türküsünü derlemiş, kaynak kişiliğini yapmıştır. Bunların önemli bir kısmı TRT Repertuarına girdi. Bazıları şunlardır; Denizli'nin Horozları (Çil Horoz, Çözde Al Mustafa Ali, Asmam Çardaktan, Cemilemin gezdiği Dağlar Meşeli, Osmanımın Mendili, Evlerinin önü bulgur kazanı, Şu dağlar tepe tepe, ...)
Gönlüm, 01.03.2000 tarihinde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde vefat etti.
SERVERGAZİ
12. yüzyılın sonu 13. yüzyılın başlarında yaşayan Büyük Komutan Servergazi, Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yol arkadaşı Mehmet Gazi ile birlikte Denizli ve çevresinin fethi için görevlendirilmiştir. Emrindeki tümenle birlikte Bizans orduları üzerine yürümüş, yaptığı büyük mücadelenin ardından Bizans ordusu yenilip yok edilmiştir. Denizli’ nin bir Türk yurdu haline gelmesini sağlayan, vatansever ve yiğit bir kahraman olan Servergazi Hazretleri’ nin, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından kültür varlığı olarak tescillenen Türbesi Denizli’ nin Servergazi Mahallesinde bulunmaktadır.
3. Haçlı seferleri sırasında 1189-1192 yıllarında, Denizli ve çevresini koruyan Selçuklu Komutanı Yıldız Bey’ in kızı Fatma Yıldız, Anadolu’ nun bir Türk yurdu olarak kalmasını sağlayan komutanların öncüsüdür. Babasından izin alarak kurduğu Bacıyan-ı Rum (Anadolu Kadınları) Teşkilatı ile harekete geçmiştir. Halkın önderi olmuş ve Efes yolu ile Menderes kıyılarına gelerek Sarayköy Buharkent’ ten Menderes’ i geçen Haçlılara Menderes kıyısına pusu kurarak Haçlıları perişan etmişlerdir. Fatma Hanım Denizli’ yi boşalttırmış, yiyecek ve içecek maddelerini kesmiş, su kuyularını zehirletmiştir. Bu nedenle Denizli halkı dağlara çekilmiştir. Denizli’ ye geçebilen ve beklenmedik bir anda bozguna uğrayan Haçlılar şehri insansız, yiyecek ve içeceksiz bulunca güçlükle Denizli’ den kaçmışlar ve Türk kuvvetlerince yok edilmişlerdir. Bu savaşta askeri teşvik eden kahraman kadın, şehitlik mertebesine yükselmiştir. Denizli merkezde bulunan ve Batı Anadolu’ nun en eski mezarlarından olan İlbadı Mezarlığı’ na defnedilmiştir. Sonradan yapılan mezarında; “Yıldız Bey’ in, Haçlılarla karşı yaptığı savaşta askerlerin gevşeklik göstermesi üzerine Yıldız Bey’in kızı Fatma kılıcını çekip, ‘Er olan arkamdan gelsin’ deyip ileri atılmış ve askeri teşvik ederek şehit düşmüştür. " yazmaktadır.
Tekin AKMANSOY
Denizli’nin Sarayköy İlçesi’nde 1924 yılında doğan Ülkemizin ünlü tiyatro ve sinema sanatçılarından biri olan Tekin AKMANSOY, 2013 yılında vefat etmiştir. Uzun yıllar çeşitli tiyatrolarda görev almış, meddah geleneğinin sürdürücülerinden biri olmuştur. 1974 yılında başlayan Kaynanalar dizisinde Kayserili uyanık işadamı Nuri Kantar tiplemesi ile tanınan sanatçı, 1998 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığımız’dan Devlet Sanatçısı ünvanını almıştır.
Bulut ARAS
Gerçek adı Uğur Fidan olan Bulut ARAS, 1953 yılında Denizli’nin Yukarı Şamlı Köyü’nde doğmuştur. 1976 yılında Tercüman Gazetesi’nin düzenlemiş olduğu Sinema, Fotoroman, TV Yarışması’nda birinci seçilen, “Hain” filmi ile sinema oyunculuğuna başlayan, ülkemizin ünlü sinema oyuncusu Bulut ARAS, yaklaşık 50 filmde rol almıştır.
Osman SINAV
1956 Yılında Acıpayam İlçesi, Yeşilyuva Kasabasında doğan Osman SINAV Ülkemizin ünlü yapımcı, yönetmen, senarist ve reklamcılarındandır.Kariyerine televizyon reklâmlarına metin yazma ve yönetmenlikle başlamış, 500’ü aşkın reklâm filminin yapımında görev almıştır. Ülkemizde tanınan ve çok sevilen birçok dizinin ve sinema filminin yapımcılığını ve yönetmenliğini yapmıştır. Dizileri ve filmleri Türkiye’de ve dünyada çok sayıda ülkenin televizyonunda ilgiyle karşılanmıştır. 30 yıldan fazla uğraş vererek televizyon ve film dünyamıza unutulmaz eserler kazandırmıştır.